Özel Kişi

138 18 27
                                    

Birkaç kelimelik bir meali bir ömür yaşayanlardık biz. Yükümüz yaşımızdan ağırdı. Birbirine derman olmayı isteyen kalplere sahiptik ama hep birbirimizin kalbiyle sınandık.

Burdan sesleniyorum size. Burası neresi mi? Benim zihnim. Ve hepsinin kalbinin sesi.

Bu sesi duyun hadi!

Meşgule atmış olmama rağmen çalan telefona küfretmek istedim. Neden hala arardı ki insan?

Yürüdüğüm yolun sonunda sola dönüp kütüphaneye doğru ilerledim. Sabah Beyza Hanımlar arayıp büyük ısrarlar sonucu uyandırmış ve beni buraya getirtmişti. Tek başına bir şey yapmaktan pek hoşlanmıyordu. Bize karşı tüm enerjisiyle yaklaşırken dışarıda süt dökmüş kediye dönerdi. Tıpkı Afra'ya 'Gerizekalı!' deyip öğretmen duyunca da 'Özür dilerim hocam' demesi gibiydi. O gün aklıma gelince yine bir gülümseme oluştu yüzümde. Kibar yüzünün altında tatlı bir şeytan vardı ve bu şeytan Çağlar hoca gibi bir adama takılmıştı.

Kütüphaneye yaklaştığımda görmüştüm bizim güzelliği. Yanında biri vardı ve tahmin edin kim? Umut. Bu çocuğun ikide bir Beyza'nın yanında olması tesadüf olamazdı. Beyza ile ilgilenmesini çok isterdim ama Beyza ile ilgilendiğini düşünmüyordum. Ne bileyim? Umut gibi ününü yayan bir adamın Beyza gibi sessiz bir kızla ilgileneceğini düşünmüyordum. Acaba burcu neydi? Birkaç analiz yapsak iyi olurdu bu adam halkında.

Yanlarına yaklaştığımda artık konuştukları şeyleri duyuyordum.

"Neden haberin olsun ki? Ayrıca cümlelerimde sevgili adına bir şey bulundurmadım"
"Duyardım yani. Öyle demek istedim. Evet sevgili demedin ama başka neyi olabilir ki?"

Cümleleri içinde geçen kelimeler hoşuma gitmezken kimin hakkında konuştuklarını merak ettim.

"Belki daha önemli bir şeyidir. Geleceğidir. Soyadıdır"

Beyza'nın kurduğu son cümle ile Umut'un yüzünün nasıl birden bire attığına şahit oldum. Vakit kaybetmeden yanlarında bittiğimde anca farketmişlerdi beni. Kolumu Beyza'nın koluna geçirip Umut'un karşısına geçtim.

"Kimin geleceği soyadı oluyor bakayım? Ne kaynatıyorsunuz gene?"

Beyza yerinde kıpırdanıp tekrar konuşmaya başladı. Birden bire onun da yüzü değişmişti. Umut'a hitaben konuştu.

"Yavuz'un kim olduğundan bahsediyordum da. Şey kuzeni Yavuz. Annesinin bir şeyiymiş sanırım"

Umut bu duydukları ile kaşlarını çatıp   bir adım daha yaklaştı Beyza'ya. Dolayısıyla bana.

"Geleceği dedin. Soyadı dedin. Şimdi kuzeni diyorsun. Ne saçmalıyorsun Beyza?"

Sesi umduğumdan hiddetli çıkınca içten içe bir sinir duymadım değil yani. Sen kimsin ya!

"Biraz öteye git oradan konuş bence"

Diye lafa atladım. Ama bana öyle öfkeli baktı ki bir an pişman olacak gibi oldum. Sonra ise içimden kendime telkin verip aynı şekilde karşılık verdim. Kimsenin karşısında sessiz kalamazdım. Bir de Beyza'ya sesini yükseltip 'Ne saçmalıyorsun?' diyordu. Hayır yani, ne münasebet!

"Yasemin bir sakin ol. Ayrıca saçmaladığım falan yok. Kuzeni dedim ya! Ne uyduruyorsun kafanda acaba?"
"Ayrıca uydurduklarından bize ne ve olan bitenden sana ne?"

Diye destek verdim ama benimki daha çok sataşma gibi bir şey oldu.

"Seninle konuşmuyorum Yasemin. Muhatabım sen değilsin!"

Söylediği ile iyice sinirlenmiştim. Adama bak ya! Beyza'yı kolundan tutup arkaya çektim. Gerçi Beyza pek arkada kalacak kız değildi ama neyse.

"Arkadaşlarımla muhattap oluyorsan eninde sonunda dokunursun bana. Az önce sesini yüksettiğin gibi. Ayrıca kime ne hesabı soruyorsun sen?"
"Hesap sorduğum falan yok. Beyza ile sohbet ediyorduk. Afra'nın onu ektiğinden bahsetti. Ben de sebebini sordum. Sonradan olaya maydanoz olman gerekmiyordu"
"Gerekmiş ki olmuşum"

Dedim asi bir şekilde.

"Sizin saçma tartışmanıza dayanamayacağım. Ben gidiyorum. Yasemin geliyorsan gel!"

Beyza arkasını dönüp yürümeye başlayınca ikimiz de arkasından bakıp kalmıştık. Tam Beyzalık bir hareketti. Saçma bulduğu şeye üfler ve döner giderdi. Onun gidişiyle tekrar birbirimize dönüp bakmıştık. Ona son kez kötü bir şekilde bakıp ben de arkasından gidecektim ki adımı seslendiğini duydum.

"Yasemin.."

Dönüp sorgularcasına baktım. Bana bu sefer daha üzgün bakıyordu. Attığım birkaç adımı geriye atıp yine yanına geldim. Beyza gözden kaybolmuştu. Büyük ihtimal kütüphaneye girmişti.

"Efendim?"
"Telefonunu kullanabilir miyim?"

Sorduğu soruyla gerçekten şaşırdım. Benle uğraşmasını bekliyordum oysaki.

"Kullanabilirsin de kendi telefonunu neden kullanmıyorsun? "
"Kırıldı"

Dedi sıkılan bir tavırla. Cebimdeki telefonu çıkarıp gizlemem gereken bir şeyi hızlıca gizleyip eline bıraktım. Telefon konusunda pek paylaşımcı değildim ve benim telefonum bir sürü kişinin sır dosyası gibi bir şeydi. Bunu göze alamazdım.

Benden birkaç metre uzaklaşıp birini aradı. Telefon çok geçmeden açılmıştı. Konuşmalarını duyabilecek mesafedeydim ve bu atarlı hallerinin sadece bize olmadığını anladım. Her kimle konuşuyorsa öfkeliydi. Ya da kırgın. Sanki sevgilisinden hesap soruyor gibiydi.

"Zamanı olup olmaması umrumda değil. Sabah da yüzüme kapadın zaten. Cevap ver hemen neredesin sen?"

"Daralıyorum. Birden bire devam edemeyiz deyip bırakıyorsun? Neyin var, ne oluyor?"

"Çıldırıcam! Kim var Allah aşkına senin yanında, kiminlesin sen?"

Aldığı son cevabın yüzüne kapanan telefon olduğunu görmesem de telefona dehşet verici bir şekilde bakmasından anlamıştım. Sinirle ellerini sarıya çalan saçlarından geçirdi. Ağzında bir şeyler mırıldanırken yanıma dönüyordu. Her kime böyle sinirlendiyse terkedilmek koymuş gibi görünüyordu. Ya da tahmin etmediğim bir şekilde çok seviyordu. Bu durum Beyza adına canımın sıkılmasına sebep oldu.

"Teşekkür ederim"

Telefonu bana verdiğinde moralinin gerçekten üzgün olduğunu hissettim. Herhangi bir bağımız olmasa da onu bu hale getiren kişiyi fazlasıyla merak ettim.

Tam gidecekken 'İyi misin?' diye sordum.  Başını iki yana sallayıp adımlarını hızlandırdığında silmiş olduğunu düşünsem de arama kayıtlarına girdim. Yabancı bir numara aradı gözlerim ilk. Sonra bende kayıtlı bir numara olduğunu görmem ağzımın açılmasına sebep oldu. Aradığı kişiyi kayıtlardan silmemişti ve evet aradığı benim rehberimdendi. Afra'yı aramıştı.

'Daralıyorum. Birden bire devam edemeyiz deyip bırakıyorsun? Neyin var, ne oluyor?'

'Afra'nın onu ektiğinden bahsetti. Ben de sebebini sordum.'

'Öylesine. Sizin tayfa eksik sanki. Afra nerede?'

Aklımda bir sürü olay birden canlanırken arkasından baktım bir süre. Bu, bu çok büyük bir olay yaratacaktı. Kalpleri kırılacaktı.

O gün için öyle büyük bir endişe kaplamıştı ki içimi, tüm her şeyin mahvolacağını düşündüm. Oysaki yer yerinden oynayalı çok olmuştu. Şimdi yıkılma vaktiydi.



Bu da benden bir bölüm :)

FAİL-İ MEÇHULWhere stories live. Discover now