Belki

789 35 18
                                    

Size kendimi tanıtarak başlamak istedim. Düşündüğünüz gibi biri değilim aslında. Hayal ürünü değilim mesela. Ben bu kitabın yazarının en iyi arkadaşlarındanım. Şimdi burada olma sebebim, daha önce de dediğim gibi sıradanlıktan çıkmak istemem. Öyle güçsüz, saf, şirin bir kız değilim. Asıl oğlana kör kütük aşık olup munis bir kıza dönüşmüyorum. Ben o asıl oğlana çok çektiriyorum. Asıl oğlanın kim olduğunu biliyor musunuz peki?

İnanın bunu ben de bilmiyorum. Bu hikâyenin sonunda kalbimi navigasyon diye ortaya koyacağım. Kime aitse oraya gidecek.
Mantığınızı bir kenara bırakın hadi. Şimdi başlayabiliriz.

"Beyza yeter ama artık. Bırak şöyle yapmayı!"
"Banane ya. Sıkacağım. Afra kıpırdama!"

Yanaklarımı Beyza'nın ellerinden kurtarmaya çalışırken fazlaca efor sarfertiğimin farkındaydım. Öyle bir huyu vardı ki.. Bazen çıldırıyordum.

"Ya bak kızarıcak. Tamam gidelim uzatma"
"Ahh ha şöyle. Yola gel bebeğim"

Göz devirmekle yetindim sadece. Bir şeye inat ettiği zaman çekilmez oluyordu.

Merdivenleri katedip kantine indiğimizde heyecanını anlıyordum. Onları görmek için çırpınıyordu gene. Umut'u ve diğerlerini.

"Bak oradalar!"
"Gördüm Beyza. Sakin olsana sen biraz"

Omuzlarını silkip beni öne doğru ittirdi. Dörtlüden birinden hoşlanıyordu ve beni sürekli Umut ile bir araya getirmeye zorluyordu. İşin garip yanı kim olduğunu da söylemiyordu. Umut bizi görünce yine o çarpık gülümsemesini bahşetti.

Oturduğu sandalyeye yayılırken elini umursamazca sallayıp bizi de davet etti. Beyza havalara uçarken ben sadece gerilmiştim.

"Merhaba!"
"Merhaba Afra"

Gözleri yüzümde birkaç saniye oyalandıktan sonra ancak Beyza'ya ilişmişti.

"Sana da merhaba Beyza"

Beyza gülümseyip Umut'un karşısına oturduğunda bana da tek boş yer olarak Umut'un yanı kalmıştı. 5-6 kişilik masada koyu bir gırgır hakimdi. Öyle ki Beyza da Umut'un arkadaşlarıyla sohbete dalmış beni unutmuştu.

"Nasıl gidiyor?"

Umut'un sesini duyunca ona döndüm. Kafam başka yerde olduğundan ne dediğini anlamamıştım. Gülümsedim.

"Hı?"

O da gülümsedi. Sen gülümseme!

"Nasıl gidiyor diyorum?"
"Hmm, iyi gidiyor. Sende?"

Biraz yaklaşıp fısıldadı. Kimse duymasın ister gibi.

"Daha iyi olabilir"

Kaşlarım havaya kalkarken gülümsemem yüzümde büyüdü. Cevap vermedim.

"Dışarı çıkalım mı?"

Sunduğu teklifle dudağımı ısırdım. Yine aynısı yapıyordu. Benden uzaklaşmak yerine yaklaşıyordu. Hayır demek için çırpındım.

FAİL-İ MEÇHULWhere stories live. Discover now