bu bir son değil, yeni asrın başlangıcı

510 67 34
                                    

3 Hafta sonra

Doğadaki her canlının, kendi türüne özgü savunma mekanizmaları vardı. Yılanlar zehirli, timsahlar zırhlı ve kaktüsler dikenli yetişirdi mesela.

Tıpkı diğerlerinin gibi, benim de bir savunma mekanizmam vardı.

Güçlü olmak ve bunu olduğumdan daha güçlüymüşüm gibi lanse etmek. Ben bundan ibarettim, her zaman daha iyisi, en iyisi ve kusursuzu olmak için uğraşmam gerekirdi.

Zira, Doğu ve Batı arasında hayatta kalmak istiyorsam diğer herkes gibi iki seçeneğe sahiptim ya ezilen ya da ezen olacaktım.

"Bu kim ya?"

Elimdeki, içinde ne olduğunu bilmediğim fakat oldukça ağır olan kutuyu mini asansöre bırakırken Jungkook'un gösterdiği yere bakıyordum.

"Jimin'i bilmiyor musun?" Diye mırıldandım. "Doğu tarafından olduğunu düşünüyordum..."

Başını iki yana sallayarak yanıtlamıştı.

"Tanımıyorum..."

Dudaklarımı bükerek ona umarsız bir bakış atmıştım.

"Bir ara aynı dersleri aldık, oradan tanıyorum ben..."

"Hangi bölümde ki?"

Gözlerimi kısarak birkaç saniye düşünmüştüm.

"Savunma departmanı sanırım, tam hatırlayamadım..."

Bakışlarını hala Jimin'in üzerinde tuttuğunu fark edince hafifçe koluna dokunmuştum.

"Çaktırma bari."

Omuzlarını silkerken, sıkıntılı bir nefes vermişti.

"Ne zaman bitecek?"

Gözlerimi kısarak önümde duran kolileri göstermiştim.

"Bunlar üst kata taşındığında..."

Jungkook gösterdiğim yere otururken yeniden derin bir nefes almıştı. Yardım etmek istese de, etrafta dolaşıp duran görevliler buna kesinlikle izin vermezdi.

"Bir şey mi oldu?" Diye mırıldandım yüzüne bakarak. "İç çekiyorsun durmadan..."

Başını olumsuz anlamda sallasa da biraz sonrasında sıkıntıyla konuşmuştu.

"Şu sana verdikleri görev, yani bilmiyorum..."

Elini saçlarında gezdirmişti.

"Sence fazla tehlikeli değil mi? Tanrı aşkına, o şeyi bulsan bile yanında bir sürü adam olacak. Nasıl haber göndereceksin?"

Sözleri zaten düşüncelerle dolu olan kafamı daha da karıştırmıştı.

"Bilmiyorum..." diye mırıldandım kolileri götürmesi için uyardığım robotu izlerken.

"Her şeyi düşünmüş gibiler. Ki öyle kolayca bulunan bir şey olsa, Doğu Kent çoktan bulurdu öyle değil mi? Bu uzun bir süreç Kook."

Jungkook sözlerime hak verirken. Kalan kolileri yerleştirmemi sessizce izlemeye devam etmişti.

"Bu kadar küçük olup bu kadar ağır olmayı başaran madde ne acaba..." diye mırıldandım iz olan kollarımı ovalarken.

"Bittim..."

Son robotu da gönderip, üst kata yaptığım teslimatı rapor ettikten sonra, Jungkook'la yemeğe gitmek için departmandan ayrılmıştık.

"Öğleden sonraki derslerimiz aynı." Dedi elini omzuma atarken.

FUTURISTIC -taegi- Where stories live. Discover now