yıllar önce yazılmış yazgısı

259 30 99
                                    

Gözlerimden öptü,
Ellerimden öptü, ellerimden.
Avuç içlerimden öptü.
Unutabilir misin şimdi?
Ben ölsem unutamam.

Her şey ne zaman başlamıştı?

Taehyung, Yoongi'yle ilk tanıştığında; küçücük bir bebekti.

Onu ilk gördüğü anda, korunmaya ne denli muhtaç olduğunu anlamış; beşiğinin önünde günlerce nöbetini tutmuştu.

Sözde hasat çocuğuydu o.

Kent'in katletmek için, Yeni Alaska'nın ise yaşatmak için tüm her şeyini ortaya koyacağı tek kişiydi.

Yeni Alaska'nın üç kurucusundan birinin torunuydu.

Cevher'i bulabilecek tek kişiydi.

Tüm bu politik, çıkarcı nedenlerle sarılı kimliğinin yanında; aslında küçücük bir bebekti.

Daha o yaşında birçok zorluğun üzerinden gelmişti.

Taehyung'un annesinin öldürüldüğü gün, Yoongi'nin elinden alınmasıyla aynı gündü.

Taehyung, o günden sonra geçen yılları; yaşadığı hayatı sanki bulanık bir pencerenin arkasından izlermiş gibi geçirdiğini hissediyordu.

Yoongi, Yeni Alaska'nın ileri gelenlerinden olan bir ailenin ilk çocuğuydu yani yeri, Kent falan değildi. Fakat Taehyung'un o zamanlar anlamakta güçlük çektiği bir kararla, Kent'ten bir aile tarafından büyütülmesine karar verilmişti.

Dikkat çekmeden, çok iyi bir eğitim alması gerekiyordu. Yeni Alaska'nın ona bir hayat borcu bırakmasının hikayesi işte böyle başlamıştı.

Yoongi'nin Kent'in Batı tarafındaki bir aileye verilmesinin üzerinden birkaç yıl geçmişti ki; Taehyung'un nihayet durduğu buğulu pencereden sıyrılmasını gerektiren bir görev babası tarafından verilmişti.

Yoongi'yi korumak.

Yeniden.

Yoongi altı, Taehyung on üç yaşındaydı ve kedi gözlere sahip çocuk Kent'e girip Batı yakasındaki o beş kişilik aileyi gözetlemeye başlamıştı.

Başlarda, onun güvenli bir ailede büyümesi hoşuna gidiyordu.

Yoongi afacan, sevimli mi sevimli bir oğlan çocuğuydu.

Simsiyah saçları, alnının hizasından kaşlarının üzerinde dümdüz kesilmişti. Çok fazla kıyafeti yoktu, üzerinde genelde koyu mavi, beli lastikli bir tulumla arkadaşlarıyla oynar, kardeşleriyle vakit geçirirdi.

Başlarda ilkokul formasıyla gidip geldiği yol, yıllar içinde hiç değişmemişti fakat sonrasında o küçük forma yerini gevşek bir kravatın boynunu süslediği pantolonun dışında sarkan bir gömleğe bırakmıştı.

Artık Yoongi 12 yaşlarında bir ergen iken, Taehyung 19 yaşlarındaydı ve eğitimi nedeniyle Batı yakasından biraz uzaklaşmasının gerektiği zamanlardaydı.

Babası, Yoongi'nin güvenliğinden emin olacaklarına dair söz verdiğinden gözü biraz arkada kalsa da, içi birazcık rahatlamıştı.

Taehyung, Yeni Alaska'da bir yandan okuyup hayatını kurmaya çalışırken, bir yandan da Kent'te de okumaya orada da bir düzen kurmaya başlamıştı.

Uzaktan bir gözdü yalnızca.

Yoongi'nin hayatına hiçbir köşesinden dahil olmayan, yalnızca okulda, işte, çalışmalarda onu takip eden bir gölgeydi.

Ve öyle bir an gelmişti ki, Taehyung aynanın arkasındaki o kişi oluvermekten çıkıvermişti bir anda.

Yağmurlu, rüzgarlı bir akşam Yoongi Doğu partilerinden birindeydi. Oraya Jungkook'la gelmişti. 17 yaşındaydı ve tüm dünya onun etrafında dönüyormuş gibi hissediyordu.

FUTURISTIC -taegi- Where stories live. Discover now