Bunun üzerine alfanın kollarının tutuşu sıkılaştı, omegayı sımsıkı sarmaladı. Resmen bir beden olmuşlar gibiydi, ikisinin de kalp atışları birbirlerinin göğüslerinde atıyordu.

Omega güçlü kollar arasında titreyerek ağlamaya devam etti. Eşi onu bırakacak diye öyle çok korkmuştu ki hâlâ her an kaybolacakmış gibi hissediyordu.

Hıçkırıkları yerini kesik kesik iç çekişlere bırakırken derin bir nefes aldı ve başını kaldırdı.

Başını kaldırıp boynunu iyice açığa çıkarırken göz kapaklarını yavaşça araladı. Gördüğü ilk şey pürüzsüz bir ten olurken hâlâ neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu.

Durup pozisyonlarına baktı. Koltukta yukarı çıkmıştı ve Harry ile ikisi resmen birbirlerine yapışmışlardı. Louis'nin kolları alfaya sarılmıştı ve onun tişörtünü sımsıkı bir şekilde tutuyordu. Hatta o kadar sıkıydı ki parmaklarının acıdığını hissetti.

Alfanın bir eli onun sırtında, diğeri de saçlarını hafif hafif okşar vaziyetteydi.

Burnuna dolan tanıdık kokuyla ürperdiğini hissetti. Alfanın kolları arasında hafifçe kıpırdandığında Harry hızla geri çekildi ve mümkün olduğunca Louis'den uzaklaştı.

Louis, alfanın yüzüne baktığında gözlerinde birkaç duygunun aynı anda hayat bulduğunu gördü. Fakat ne yazık ki ne olduklarını anlayamadı.

Harry'nin büyük ellerini yanaklarını avuçladı, başparmaklarıyla gözlerinin altını nazikçe sildi. O geri çekildiğinde bile Louis'nin yanaklarına hücum eden sıcaklık hissi yerinde kaldı. Rüya görürken ağladığı gerçeği suratına tokat gibi çarparken bile onun düşünebildiği tek şey alfanın dokunuşunun yumuşaklığıydı.

Harry koltuktan kalktı ve üstünü başını düzeltmeye başladı. "Uykunda çok sık ağlar mısın?"

Onun sorduğu soru Louis'yi kendine getirirken yerinden doğruldu ve hâlâ dolu dolu olan gözlerini ovaladı. "Hayır, nadiren oluyor ama."

'Nadiren' lafından kastı 'iki kere'ydi. Bu rüyasından ağlayarak uyandığı ikinci seferdi ve biraz garipti. Yani, kim rüyasında gözyaşı dökerdi ki?

"Sanırım kötü bir rüya görüyordun. Bana çok sıkı tutunuyordun çünkü."

Harry saçlarına şekil vermeye çalışırken söylendiğinde Louis güçlükle yutkundu. Hem iyi, hem kötü bir rüyaydı. Tek üzüntüsü, başını kaldırır kaldırmaz uyanmış olmasıydı.

"Biraz kötü bir rüyaydı."

Yerinden kalkar kalkmaz alfanın bakışları onun vücudunda gezindi. Eşofmanının üzerine giydiği uzun kollu tişörtün eteği nasıl olduysa yukarı doğru kıvrılmış, omeganın pürüzsüz karnını açığa çıkarmıştı.

Louis onun izlediğini farkedince hızlıca üzerini düzeltti, Harry de boğazını temizleyerek bakışlarını onun suratına çıkardı. "Ormanda avlanmaya gitmeyi düşünüyorum. Ne eti yemek istersin kahvaltı için?"

"Kahvaltı için?" Louis güldü. "Et mi? Lazanya yemeyi tercih ederim."

Verdiği cevap üzerine bu sefer gülen Harry oldu. Hatta güçlü bir kahkaha patlattı. "Lazanya mı? Kahvaltı için mi?"

Louis omuz silkti. "Et çok mu normal?"

Harry yeniden güldü ama daha çok alaylı bir gülüştü bu. "Louis, hatırlatırım, biz kurduz."

sunflowers & kisses | l.s.Where stories live. Discover now