fourteen

4.2K 457 947
                                    

Louis ne düşüneceğini bilmiyordu. Dakikalardır koltuğa oturmuş, boş boş ayaklarını izliyordu. Her zamanki gibi üzerindeki kazağın kollarıyla oynuyor, düşünceleriyle boğuşuyordu. Televizyon son ses çalışırken bile Louis'ye göre, ortamda ölüm sessizliği vardı.  

Saç diplerinde hissettiği parmakların yumuşak dokunuşu onu biraz olsun rahatlatırken uzun süredir eğik olan başını kaldırdı. Harry'nin donuk suratında belli belirsiz bir gülümseme oluşurken koltukta ona biraz daha yaklaştı. "Başının eğik durmasını sevmiyorum."

Fısıldadığı için sesini yalnızca Louis duydu, duyar duymaz da omuzlarını silkti. Gemma haftalardır evlerine geliyor, ara sıra yanında Harry'yi de getiriyordu. Harry genellikle yanında Alvin'i de getirirdi ama bu sefer yalnızdı. Yanında Gemma bile yoktu, kendi kendine gelmişti. 

Louis babasının ölümünü ilk öğrendiği güne göre oldukça iyiydi. Yemek yiyebiliyor, konuşabiliyor, ve hatta -nadiren de olsa- gülebiliyordu. Son zamanlarda Jay, iyi bir alfayla mühürlenmesi için baskı yapmaya başlamıştı; sürekli sürünün alfasız kaldığından bahsedip duruyordu.

Louis, bu zor süreçte hep yanında olan Miguel'le barışmıştı. Normalde kendisine söylenilen o kötü sözleri asla affetmezdi ama hayatının bu kısmında bir de Miguel'le uğraşmak istememişti. Hemen affetmişti çünkü peşinde gezip özürler dilemeye devam edeceğini biliyordu.

Buna karşılık onu asıl şaşırtan şey Harry'di. Evde kimse yokken Louis'nin yanına gelmiş, bir şey konuşmak istediğini söylemişti. Ama dakikalardır dalgın dalgın televizyona bakmak dışında hiçbir şey yapmıyordu.

"Alfa? Bir şey konuşacağını söylemiştin?"

Alfanın bakışları hemen ona döndü. "Ben? Ha evet. Diyecektim ki, bak," Alfa yalancı bir öksürükle boğazını temizledi ve koltukta iyice omegaya doğru döndü. "Birbirimizden pek hoşlanmıyoruz belki, ya da sürekli atışıp duruyoruz. Yine de biliyorsun ki sen benim düşmanım değilsin. Babanı düşünmek yerine sürünün devamlılığını düşünmeye çalıştığını biliyorum. Ama içindeki o asi omeganın babasını öldüren kişiyi bulmak istediğinin de farkındayım. İyi anlaşamasak da seni üzgün görmek beni de üzüyor. İstersen beni sevmemeye devam et- çünkü ben öyle yapacağım, ama katili bulmana yardımcı olmama izin ver."

Louis kırpıştırıp durduğu göz kapakları arasından ona bakmaya devam etti. Ne diyeceğini bilemiyordu.

Harry neden ona yardım etmeye çalışıyordu? Babasının katilini bulunca ne yapacaktı? Peki ya Miguel? Onu seviyor muydu? Ya Harry? Neden rüyalarına giriyordu?

Kafasında bunun gibi binlerce soru vardı ama o an cevaplaması gereken yalnızca bir soru olduğunun farkındaydı: Harry'le kısa süreli bir antlaşma yapıp babamın katilini bulmak istiyor muyum?

"İstiyorum."

Alfa anlamayarak kaşlarını çattığında yanlış kişiye -iç sesine- cevap verdiğini farketti ve cümlesini düzeltti. "İzin veriyorum. Katili bulmama yardım et."

** 

"Jay ve Lottie nerede?"

Alfanın sorusuna gülerek karşılık verdi. "Yardım edeceksin diye nazik davranmana gerek yok alfa. Ve sorunun cevabı; Lottie evde duramadığını söyleyince annemle birlikte teyzemlere gittiler bu sabah. Annem beni Miguel'le kalacağım sanıp yalnız bıraktı. Biraz tek başıma kalıp kafa dinlemek istediğimi söylesem hayatta gitmezdi."

"Naziklikten değil merakımdan sordum. Ayrıca yalan söylemek çok kötü bir şeydir güzel omega, yapmamalısın."

Louis gözlerini devirirken "Sevgilin varken başka birine 'güzel omega' demek de çok yanlış ama sen yapıyorsun." demek istese de kendini tuttu. Bunun yerine "Gitmeyecek misin sen artık?" diye söylenmekle yetindi.

sunflowers & kisses | l.s.Where stories live. Discover now