ten

4K 439 961
                                    

İki hafta.

Louis ve Harry'nin beraber uyumalarının üzerinden iki koca hafta geçmişti ve Louis o günden beri Harry'yi hiç görmemişti. Sabah uyandığında yan tarafı boştu, üzerini giyip aşağı indiğinde de annesi onun erkenden gittiğini söylemişti. Bu Louis'nin beklemediği bir şey değildi tabii ki, fakat yine de içinde bir hayal kırıklığı hissetmediğini söylese yalan olurdu. 

Bu iki haftadır Miguel'in üzerine düşüyordu çünkü bunun kendisi için daha iyi olacağını düşünüyordu. Geçen sefer terk ettiği akşam yemeğini telafi etmek istiyordu, hatta tam şu anda kendisine bir şeyler anlatan babasını dinleyememesinin sebebi uyandığından beri akşam yemeğini düşünüyor olmasıydı.

Çatalını kırmızı domatese bastırıp düşüncelerinde boğulmaya devam ederken babasının "Louis!" diye bağırması onu kendine getirdi.

"Ne diyorsun toplantı işine? Gelmek ister misin?"

Konuşmanın öncesini dinlemediği için babasının neyden bahsettiğini anlayamamıştı, bu yüzden kaşlarını çatarak "Ne toplantısı?" diye mırıldandı.

"Sürülerin toplantısı var dedim ya. Sen de gel diyorum."

Louis kaşlarını biraz daha çattı. "Hani şu alfaların toplandığı toplantı olan toplantı? Yanlış mı anlıyorum? Ne yapayım ben orada baba?"

"Seni diğer sürülerin alfalarıyla tanıştırmak istiyorum."

Louis'nin çatık kaşları bu sefer şaşkınlıkla havalandı, gözleri de kocaman oldu. "Alfalarla? Beni? Baba çiğ çiğ yerler beni orada, boş ver hiç bulaşmayayım."

Alayla gülerek önüne döndü ve yemeğini yemeye devam etti. Babası ve Louis'nin arası hiçbir zaman kötü olmamıştı. Aksine, Mark Tomlinson oğluna çok düşkün bir babaydı. Bu yüzden ikisi arasında sürekli olarak eğlenceli muhabbetler dönerdi, Louis babasının yanında kendisini çok rahat hissederdi. Tek sıkıntıları babasının Louis'ye eşi olacak bir alfa bulması için baskı uyguluyor oluşuydu.

"İki dakika ciddi olup beni dinle Louis. Seni merak ediyorlar ve ben tüm alfaların oğullarıyla tanıştım. Ayrıca yanında ben varken sana zarar verebileceklerini mi düşünüyorsun? Bugün benimle geliyorsun, o kadar."

Babası, Louis'nin "Ama baba-" diyerek başladığı cümleyi bitirmesine fırsat bırakmadan dudaklarını peçeteyle temizledi ve ayağa kalktı. "Güzel bir şeyler giy, bir saat sonra çıkacağız."

**

Louis gergindi. Deli gibi gergindi ve yaklaşık beş dakikadır elleriyle oynayıp duruyordu. Yakın çevredeki sürülerin alfalarıyla ve onların alfa oğullarıyla tanışmıştı, ayrıca ortama girdiğinden beri tüm gözler üzerindeymiş gibi hissediyordu. Babası neden onu buraya getirmişti hiçbir fikri yoktu fakat yapacak bir şeyi de yoktu. Gelmişti mecburen.

Yan tarafında oturan genç alfanın kendisine doğru yaklaştığını farkedince korkarak Miguel'e daha da sırnaştı. Babası dışında tanıdığı tek kişi -aslında bir kişi daha vardı- Miguel'di ve Louis kendini sorgusuz sualsiz Miguel ve başka bir alfa arasında bulmuştu.

Alfaya hepten yapıştığında alfa de kolunu nazikçe onun ince beline attı. Louis hafifçe kıpırdanırken bakışları istemsizce karşı tarafa kaydı ve yeşillerin de kendisini izlediğini gördü. Bunun üzerine hızla başka bir tarafa bakmaya başladı.

Evet, bir de bu vardı; Harry tam karşısında oturuyor, geldiğinden beri boş boş onu izliyordu. Fakat beş dakikadır dümdüz olan kaşları, omega yanındaki genç alfaya yaklaştıktan hemen sonra şaşkınlıkla havaya kalkmıştı.

sunflowers & kisses | l.s.Where stories live. Discover now