Didem Akgül, bir şirkette müdür yardımcısıydı. Paris'e iş için giden Didem hayatının aşkıyla, Şahin Giray Eroğluyla tam da orada tanışmıştı. Ünlü Eyfel Kulesinin zirvesinde. Her şey harika gidiyorken Şahin Giray'ın aniden ortadan kaybolmasıyla hayat...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaan kucağında tuttuğu ufacık ellere sahip bebeğe bakıyordu. Bertuğ da tıpkı Buğra gibi babasına çekmişti. O kadar tatlıydı ki bakmaya doyamıyordu. Gözleri Buğra'nın aksine babasına çekmişti. Temiz ve güzel hava, ötüşen kuş sesleri içini rahatlatıyordu.
"Eline de çok yakışıyor." diyen Şahin Giray ile gülümsedi.
"Maşallah gittikçe tatlılaşıyor bu kerata."
"Ne sandın lan? Aynı babası işte." dedi Giray gülerek.
"Ya ne demezsin."
Giray yanında oturup oyuncaklarını teker teker veren Buğra ile uğraşıyordu. "Kaan, Buse ile hâla konuşmadınız mı?"
Kaan olumsuz bir ses çıkardı. Evet bir çocuk iki ebeveyninde sorumluluğuydu. Fakat bir bebekle babadan çok anne ilgileniyordu. Onu besliyor, uyutuyordu. Elbette bir eş olarak ona yardımcı olmak göreviydi. Yine de Buse'nin sorumluluğu Kaan'dan daha fazlaydı. Bu yüzden bir çocuk için önce onun istemesi gerekiyordu. Bu tek başına verebileceği bir kadar değildi. Ve bunu hiç ama hiç konuşmamışlardı.
O da baba olmak istiyordu. Beklemesini gerektiren hiçbir şey yoktu. Sevdiği kadınla harika bir evliliği vardı. Mutlu ve huzurlulardı.
"Oo böyle giderse bizim üçüncü çocuğumuz olur." dedi Giray. Bir kız evlat istediği bilinen bir şeydi.
"Konuyu tam olarak nasıl açmam gerektiğinden emin değilim tamam mı?" dedi Kaan ve üzgün üzgün bakmaya başladı. Doğru zamanı bekliyordu fakat hiçbir zaman doğru zamanı bulamıyordu.
"Lan ne var bunda alt tarafı hayatım ben bebeğimiz olsun istiyorum sende ister misin diyeceksin."
Kaan arkadaşın değişik bir şekilde bakmaya başladı. Çok zor olamazdı değil mi? Gerçekten ne vardı bunda? "Tamam lan diyeceğim bugün. Neden korktuğumu da anlamıyorum ki."
"Heh şöyle abiciğim. En kötü hazır değilim der birkaç ay beklersiniz. Aklında kalmasın sor gitsin."
Şahin Giray insanı kesinlikle çok iyi gaza getiriyordu. Kaan öyle bir gaza gelmişti hemen şimdi gidip sorası gelmişti. Arkadaşından alacağı birçok taktik vardı. Sonuçta kalbi aşkı karşısında hala toydu.
Buse bulaşıkları makineye dizerken Didem "Nasıl hala söylemezsin Buse ya ne var bunda?" dedi.
"Didem daha önce bu konuyu hiç konuşmadık biz. Kaan bebek istiyor mu bilmiyorum. İsteseydi çoktan söylerdi." dedi genç kadın üzgün bir şekilde.
Buse hamileydi. Ve bu gerçeği öğreneli neredeyse bir hafta olacaktı. Kocasına bunu söylemeyi nedense erteleyip duruyordu. Daha önce bu konuyla ilgili hiç konuşmamışlardı ve eşinin korunduğundan adı gibi emindi. Bu bebek tam bir sürpriz olmuştu. Fakat o çok mutlu olmuştu. Anne olacağını öğrendiği andan bu yana heyecandan ve meraktan başka bir şey hissetmiyordu. Nasıl bir anne olacaktı? Bebeği onu sevecek miydi?
