Didem Akgül, bir şirkette müdür yardımcısıydı. Paris'e iş için giden Didem hayatının aşkıyla, Şahin Giray Eroğluyla tam da orada tanışmıştı. Ünlü Eyfel Kulesinin zirvesinde. Her şey harika gidiyorken Şahin Giray'ın aniden ortadan kaybolmasıyla hayat...
Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
Buse gülümseyerek gelen mesajı tekrar okudu. İnanamıyordu. Eroğlu Teknoloji Şirketine kabul edildiği yazıyordu. Didem'in bir parmağı olamazdı çünkü ona işten çıkartıldığını söylememişti. Bu kariyerindeki en büyük sıçrayıştı.
Haftaya işe başlayacaktı. Mutlu bir şekilde yatağına uzandı. Kalkmak için erken bir saatti. Mesaj gelince uyanmıştı ve tekrar uyuyabileceğini sanmıyordu. "Aferin sana Buse. Demek ki her şeyde bir hayır varmış." dedi genç kadın.
Buse mutlu bir şekilde uzanırken Didem de arkadaşı gibi bugün biraz erkenciydi. İşe gitme saatinden oldukça erken kalkmıştı. Buğra gece boyu hiç kalkmadığı için çok güzel bir uyku çekmişti.
Sessiz adımlarla mutfağa inen kadın güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Buzdolabını açıp sucuk, kaşar, tereyağı çıkardı. Canı mis gibi tost çekmişti.
Sucuğu ince ince doğrayıp kaşarı da aynı incelikte dilimledi. Bir tabağa da domates doğradı. Tost makinesine yağlanmış ekmekleri koyup bir güzel kızarmalarını bekledikten sonra sucuk ve kaşarları dizdi.
Masaya da peynir, zeytin çıkardı. Elbette çayı koymayı da unutmamıştı. O sıralarda Giray mis gibi kokuyu alıp yavaşça yatakta doğruldu. Aşağıdan sesler geliyordu. Saate baktığında saatin sabah 5 buçuğa geldiğini gördü. Meraklı bir şekilde yataktan kalkıp çıplak ayaklarıyla yürümeye başladı.
Karısının kapısı açık odasına göz atıp oğlunun uyuduğunu gördükten sonra merdivenden indi.
"Günaydın." diyen adam gözlerini ovuşturup mutfağa girdi. Genç kadın gülümseyerek "Günaydın." deyip adama doğru baktı ve tekrar ani bir şekilde önüne döndü.
Giray üstünü giymeyi unutmuş olmalıydı. "Ah şey Giray. Üstünü giymemişsin." dedi kadın ve Giray çıplak üstüne baktı. Gece sıcak bastığı için pijamasının üstünü çıkartmıştı.
Hızlı bir şekilde yukarıya gri çıkan adamla birlikte Didem yanağına dokundu. Elini yelpaze yapıp derin bir nefes verdi. İki dakikada tüm vücudunu ateş basmıştı. Giray'ı bu halde görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Genç adam giyinik bir halde geri geldiğinde "Tost yaptım." dedi kadın. Yaptığı tostları tabağa koyup masaya koydu. Ardından ikisine çay doldurdu. Birkaç tostu makinenin içinde sıcak durmaları için bıraktı.
"Çok lezzetli duruyor." dedi adam ve bir tostu alıp yemeye başladı. Adamın saçları dağınıktı. Koyu gözleri ise uykulu duruyordu. Bu halini görmeyeli uzun zaman olmuştu.
"Biliyor musun? Çocukken neredeyse hiç tost yemedim. Annem pek sevmez böyle şeyleri bu yüzden hiç yedirmezdi. Okula başlayınca Attilayla okulda sürekli yemeye başladık." dedi Giray gülümseyerek.
"Peki ne yiyordunuz?"
"Yumurta, jambon ve adını hatırlayamadığım birkaç şey daha." dedi adam.
