-16-

733 99 190
                                    

Bridgette ve Felix sahnesi dolu olan bir bölüme hoş geldiniz! 

İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Cumartesi günü sonunda gelmişti. Dışarıda yağan sağanak yağmur herkesin moralini bozmuştu ve onları eve hapsetmişti. İnsanların koyu havalarda ruh hallerinin düşük olduğu bilimsel araştırmalarla bile açıklanmıştı. Fakat Bridgette bilime karşı gibiydi. Genç kız Paris halkına kıyasla çok sevinçliydi.

Bir haftayı olaysız atlatmıştı genç kız. Ne zor bir saldırı olmuştu ne de okulda başına bir şey gelmişti. Ayrıca tekrar Felix'le normal konuşmaya başlamıştı. Ama Bridgette'in mutlu olma sebebi bunlar değildi. Felix proje için evine gelecekti. Bunu haftayı kutlamak için de kendini mutfağa atmıştı.

Mavi saçlı kız fırın eldivenini takıp fırından sıcak tepsiyi çıkardı. Dışarıya çıkan tepsinin üstündeki kurabiyelerden tüm evi saran kokular yayıldı. Yaptığı damla çikolatalı kurabiyeleriyle gurur duyarken tezgahın üstüne bıraktı tepsiyi.

"Kurabiye!" diyerek içeriye dalan kardeşine gülümsedi. Marinette mest olmuş şekilde kurabiyelere baktı. "Leziz görünüyorlar. Yine harika yapmışsın abla." Eline aldığı kurabiye yüzünden eli yanınca kurabiyeyi bir elinden diğer eline atmaya başladı. "Ah, çok sıcak bu!"

Bridgette kardeşinin ne kadar sakar olduğunu bildiği için kurabiyeyi tutmak için hazırlanmıştı. Marinette'in elinden aşağıya doğru düşen kurabiyeyi tuttu Bridgette. Aynı şekilde onun da elin yanmıştı ama çok hızlı şekilde tepsiye geri bırakıp yan yan kardeşine baktı.

"Yeni çıktı fırından bunlar! Elini yakacaksın." diye kızıp fırının kapağını ayağıyla kaldırıp diziyle kapattı. Marinette suçluluk duygusuyla başını eğdi. Daha sonra kafasını kaldırdı. "Canım çekti."

"Soğuyunca yersin." derken ellerinin yanmasını umursamadan büyük bir tabağa yerleştiriyordu kurabiyeleri Bridgette. "Hem misafir gelecek, pijamayla çıkma." Ablasının dediğiyle kaşlarını çattı.

"Misafir?" Bridgette kafasını salladı. "Felix proje için gelecek. Bir saate burada olacaktır." Marinette duyduğu isimle yüzünü buruşturdu. "Evden kaçmak istedim şu an."

Bridgette kaşlarını katıp bakışlarını kardeşine çevirdi. "Ya bu çocuk ne yaptı sana?" Marinette de ona sorulan soruya karşı kaşlarını çattı. "Bana değil ama sana yaptı abla. Defalarca kalbini kırdı o senin ama sen hiç rahatsız olmayıp ona kurabiye pişiriyorsun ya hani senin yerine ondan tiksiniyorum ben de."

"Sen karışma." diye söylenip önüne döndü Bridgette. Kırgınlığı daha yeni geçmişken duymak istediği son şeylerdi Marinette'in dedikleri. "Ablamı koruyorum."

"Sen önce kendini korumayı öğren, sonra başkalarına sıra gelir küçük hanım." Ablasının dediği şeye bozulup kollarını önüne bağladı Marinette. Bridgette onu öyle görünce gülüp işaret parmağının tersiyle küçük kızın yanağının okşadı. "Ee, okul nasıl?" diye sorarken tekrar kurabiyelere dönmüştü.

"Her şey aynı. Hala Chloe'yle uğraşıyorum." Bridgette kıkırdadı. "Ne şanssızın Mari. Her sene aynı sınıfa düşmeyi başardın." Marinette oflayıp masanın üstündeki elmayı eline alıp elmaya baktı. "Keşke onunla baş edebilseydim. Özgüven problemi çok zorlaştırıyor hayatı."

"Özgüveni problemi olan biri değilsin Marinette." Bridgette kardeşinin aslında harika bir özgüvene sahip olduğunu biliyordu. Sadece Marinette farkında değildi. "Öyle olduğunu düşünüyorsan da aşmalısın."

Marinette elmasından ısırık aldı. Daha sonra merakla sordu. "Sen nasıl aştın? Sen de pek özgüveni yerinde biri değildin birkaç yıl öncesine kadar."

q u e e n [miraculous pv] •Yenilenen Bölümler•Kde žijí příběhy. Začni objevovat