-4-

1K 111 156
                                    



İyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.


Büyük, gösterişli malikanenin büyük siyah kapıları yavaşça aralandı. Siyah araba içeriye girdi ve büyük bahçede durdu. Arabayı içeriye girerken gören takım elbiseli, siyah saçlı kadın sırtını dikleştirmişti. Hızlıca duran arabanın sağ arka kapısına ilerledi ve kapıyı açtı. İnce topuklu ayakkabıya sahip kişi ayağını dışarıya sarkıttı. Arabadan inen kadın önüne gelen sarı saçlarını arkaya savurdu. Ardından gülümsedi. "Selam Nathalie."

"Hoşgeldiniz Bayan Agreste, gününüz nasıldı?" Gülümsemesini bozmadan heyecanla etrafa bakındı. "Gabriel nerede?" Nathalie hafifçe gülümsedi.

Arabanın diğer tarafından inen sarışın genç konuştu. "Camda." Oğlunun sesini duyduğu gibi sarışın kadın cama baktı. Keskin yüz hatlarını ve soğuk gri gözlerini gördüğü kişi kocasından başka biri değildi. Gülümsemesi büyüdü. Kocasının bugün döneceğini bilmiyordu.

Ardından Nathalie'ye döndü. "Erken dönmüş?" dedi. Nathalie arkasının Bay Agreste dönük olduğunu bildiği için karşısındaki kadına gülümsedi. "Sizin yokluğunuza dayanamadı." Gabriel'a belli etmeden iki kadın kıkırdadı.

İki saniye sonra derin bir nefes verdi. Dalgalı altın sarısı saçlarını eliyle sağ tarafına topladı. "Umarım rahat bir şekilde bu günü atlatırız." Derken eve ilerleyen oğluna bakıyordu.

Felix içeriye doğru adımını atarken lanetler okuyordu. Babası erken gelmek zorunda mıydı? O yokken ne kadar da huzurlu ve mutlu oluyordu. Keşke sonsuza kadar Amerika'da veya Çin'de kalsaydı.

İlk gitmesi gereken yer maalesef ki babasının bulunduğu büyük çalışma odasıydı. Normalde koşar adım odasına çıkar, asla dışarıya çıkmaz ve babasıyla muhatap olmazdı fakat babasının seyahatten gelmiş olması onu selam vermeye zorunda kılıyordu.

Yavaşça kapıyı araladı. "Hoş geldin baba." dedi iyi çıkması için zorladığı sesiyle. Gabriel arkasına bile dönmemişti. "Teşekkür ederim Felix." Sesi aynıydı. Duygusuzca... Felix burukça gülümsedi.

Felix babasının farklı biri olmasını çok isterdi. İki haftalık yurtdışı seyahattinden dönen bir baba oğluna böyle davranmazdı değil mi? En azından biraz özlediğini belli ederdi. Tabi özlediyse. Felix, onun özleyebileceği bir evlat olduğunu düşünmüyordu. Neyse ki Felix ondan hiçbir şey beklemiyordu. Mezun olana kadar onu idare etmesi yeterliydi. Şanslıydı ki son sınıftaydı.

"Gabriel!" diye yükselen ses annesine aitti. Onların aşk dolu öpüşmesine katlanamadığı için hızlıca odasına ilerledi. O sırada karısının sesini duyan Gabriel gülümsedi. Karısıyla karşılaştığı ilk günden beri nasıl atıyorsa aynı öyle atan kalbi yine hızlanmıştı. Arkasına döndüğünde güzel karısı gülen yüzüyle odanın kapısında duruyordu.

"Emilie..." Konuşmasına izin vermeyen karısı koşarak Gabriel'in boynuna atladı. Gabriel kollarını karısının beline sarıp içine sokarcasına sıkıca sarıldı. Saçlarının arasına soktuğu burnuyla onun iki haftadır hasret kaldığı güzel kokusunu içine çekti.

Emilie geri çekildi. Ellerini Gabriel'in ensesinde birleştirdi. Gabriel ise ellerini Emilie'nin belinden çekmemişti. "Erken geleceğini bilmiyordum."

"İşlerim bitti, geldim." Emilie'yi yanağından öptü. "Daha farklı bir sürpriz yapmak istemiştim ama duygular çok yoğundu." Emilie gülümseyip kafasını iki yana salladı. "Şimdi bana başka bir sürpriz yapmak zorundasın. Çünkü bunu hiç beğenmedim." Gabriel karısını kendine çekti. Dudaklarını özlemle karısının dudaklarına bastırdı.

q u e e n [miraculous pv] •Yenilenen Bölümler•Where stories live. Discover now