12/2* Başbaşa

90 10 2
                                    

****
Andrew'in evinin kahyası Michael Evans malikanesinin kapısında belirdiğinde Aaron ancak geç yapılmış bir öğle yemeğinden kalkmıştı. Andrew'in babası Andrew'i ticaret yaptığı godamanlarla tanıştırmak için fırsat bulmuştu ve Andrew ortalıkta olmadığında Aaron'a bir not yollamıştı. Her neredeyse Aaron'un bileceğinden emin olduğunu ve onun geleceği için hemen onu bulup eve gelmesi gerektiğini söylemesi gerektiğine dair yazılmıştı.

Aaron o gün Andrew ve Bethany'nin Bulutlu Tepe adı verilen yerde at ile gezintiye çıkacaklarından haberdardı ancak bu alan çok küçük de değildi ve hemen ulaşmak istiyorsa biraz da engebeli bir yoldan gitmesi gerekiyordu. Bu yüzden araba yerine atını hazırlattı ve yola koyuldu. Elbette Aaron onu ararken onun çoktan geri dönmüş, Bethany'nin ailesine durumu haber vermiş ve kendi evine de dönmüş olduğundan habersizdi.

Aaron Bulutlu Tepe'ye geldiğinde hava kararmak üzereydi. Atı ile etrafta dolaştı ama etrafta ne Bethany ne de Andrew vardı.

Gerçi bu saate çoktan herkes evine dönmüştür, diye düşündü. Muhtemelen boşuna gelmişti. Bethany ve Andrew normal yoldan dönmüş olmalıydı. Hava kararmaya başlamıştı ve en fazla bir saat sonra tamamen güneş batacaktı. Yine de boşuna gelmiş olmamak için etrafı kolaçan etmekte zarar yoktu.

O sırada ormanın içinde bir hareketlilik dikkatini çekti ve o yöne ilerledi. Yaklaştığında çete olduğu aşikar olan bir topluluk gördü ve hemen atından inerek yakın bir ağaca onu bağladı. Buralarda soygunların sık olduğunu biliyordu. Bir grup adam yemek yiyor, kendisine yakın olan ağaçta da biri bağlanmış, kımıldamadan duruyordu. Ağacın gövdesi her kimse onu kapatıyor ve kim olduğunu görememesine sebep oluyordu. Her halükarda bir rehine olduğu kesindi.

Andrew ve Bethany için içine kurt düşmüştü. Kısa bir süre önce buralarda olduklarını bilmek canını sıktı. Aynı durum onların başına da gelmiş olabilirdi.

"Hey Marv, burada kalmamızın güvenli olduğuna emin misin? Adam yardım getireceğini söylemişti." dedi içlerinden birisi.

"Buradan şehre inmek en az bir buçuk saat sürer, o da hiç durmadan son sürat gidersen. Şu an ancak varmış olabilir. O yüzden yemeğimizi yiyecek kadar zamanımız var." Dedi bir diğeri rahat bir şekilde. "Zaten kız da elimizde, şans bizden yana."

"Patron, sence ne kadar alırız bundan?" dedi biri görünmeyen rehineye bakarak.

"O bir Foster, dostum. Muhtemelen Lord Foster'ın tek kızı olan Foster. Büyük vurgun olacağından emin olabilirsin." Derken yüzü tam görünmese de sırıtan ifadesini anlamak zor değildi.

Ne!

Aaron duyduklarına inanamayarak yavaşça etraflarında dolandı ve tam yandan rehineyi görebilecek konuma geldiğinde olduğu yerde sessizce oturan Bethany'yi gördü. Bu da neydi şimdi?! O'nun burada ne işi vardı? Bu adamların eline nasıl düşmüştü? Andrew ortalıkta görünmüyordu. Her nasılsa onu kurtarması lazımdı.

Dikkatli olmalı ve hızlı bir şekilde düşünmeliydi. Atı çok yakınındaydı. Kızı hızlıca buradan çıkarabilirse kaçabilirdi ancak en ufak bir yanlışla ikisi de burada mahsur kalırdı. Ve sonrasını düşünmek bile ızdırap vericiydi.

Yer yer yarım metre kadar yüksekliğe ulaşan bitkilerin arasından ilerleyerek Bethany'nin oldukça yakınına ulaştı.

"Bethany!"diye fısıldadı mümkün olan en kısık sesle. Ama kız duymadı. Adamların muhabbet arasında bunu fark edeceğini sanmıyordu ancak yine de dikkatli olmalıydı. "Bethany" diye tekrar etti. O sırada Bethany'nin irkildiğini farketti. Duymuştu.

"Sakın tepki verme, benim Aaron."

Bethany'nin başını minik bir onaylama şeklinde hareket ettirdiğini gördü.

Günbatımı BahçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin