13*Kurtuluş

113 10 9
                                    

Nasıl gidiyor bakalım :) O bölümün üzerine yorum bekliyorum :)

***

Bethany ağlamaya devam ederken güvenli bir liman olarak gördüğü Aaron'a sığınmıştı, kurtarıcısına.

Aaron, kollarında ağlayan kızın bedenini tamamen sarmışken kalbi bir anda aydınlanmıştı. Eskiden kafasını işgal eden sorular kaybolmuştu. Bu sıcaklık ve his öyle netti ki sanki Bethany'yi yıllardır tanıyormuş gibi gelmişti. Aslında oldukça kısa ve basitti. Aşk. O'na aşıktı. Bu kabullenişle beraber tüm şüpheleri son bulmuştu.

Bethany kendisine bu kadar yabancı biri ile aynı odada ve yalnızken bir de ona sarmaş dolaş halde ağlıyor olduğunu fark ettiğinde kesinlikle bir daha Aaron'un yüzüne bakamayacak olduğunu anladı. Bu utançla artık mümkün değildi. Fakat ondan da önce, Aaron kendisine neden sarılmıştı? Sadece korkmuş bir kıza yardım mı ediyordu? Aslında bundan da önce, kendisi nasıl bu duruma izin vermişti?

Yavaşça ağlamayı kesip Aaron'un kollarından ayrıldı ve utancından yüzüne bakamayarak gözyaşlarını sildi. Tek tük gelen hıçkırıklara engel olamıyordu.

"Özür dilerim aptal gibi davranıyorum." dedi burnunu çekerken hıçkırdı.

"Hayır elbette çok korktun ve bu çok normal" dedi Aaron kızın yüzüne bakmaya çalışarak. "Bunda özür dilenecek bir şey yok."

Bethany utancından ölebilirdi. Başını eğdikçe saçları yüzünün önüne düşüyordu. Bunun üzerine Aaron elleri ile Bethany'nin başını iki yanından tuttu ve kendisine doğru kaldırdı. Saçları dağınık bir şekilde ellerinin ve parmaklarının arasından aşağı doğru uzanıyordu.

"Bana bak" dedi kızın uzun, siyah ve ıslak kirpikleri ile çevrelenmiş, kahverenginin en güzel tonu olan gözlerine bakarken. "Her şey düzelecek. Üzülmeyi ve saçma şeyler düşünmeyi bırak."

Bethany başı ile onayladı fakat kesinlikle Aaron'un yakışıklı yüzüne bakmaktan kendisini alamıyordu. Kendisini kurtardığı için mi yoksa zaten öyle olduğu için mi emin değildi fakat şu an gözüne dünyanın en yakışıklı ve erkeksi kişisi gibi görünüyordu. Bu düşüncelerin sonrasında kendisine zarar vereceğinin idrakinde değildi şu an. Sadece anın büyüsüne kapılıp gitmişti.

"Şimdi uyumalıyız." diye geri çekildi Aaron yavaşça. Kıza bu kadar yakın durmaya devam ederse yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu.

"Peki.."

İşin bu kısmı biraz daha karmaşık olmuştu. Ortada çok da büyük olmayan tek bir yatak vardı. Evli çiftler için ortalama olabilirdi ama ikisi için kesinlikle küçüktü.

"Sanırım ben yerde yatabilirim" dedi Aaron.

"Şey.."

Her ne kadar Aaron'un yerde yatması Bethany'nin içine sinmeyecek olsa da yatakta yatması gibi bir ihtimal söz konusu değildi. Hayır, mümkün değildi.

Ek olarak istedikleri iki battaniyenin birini yere ikiye katlayarak serdiler. Aaron diğerini üzerine almak için kenara ayırdı.

Bethany yatağa girdi ve yorganı kafasına kadar çekti. Böylece kendini olabilecek kötülüklere karşı savunmuş gibi hissediyordu. Sanki bir kötülük olsa kendini koruyabilecekmiş gibi.

"Şimdi ne olacak?" Diye sordu. "Yani yarın. Dönerken başımıza bir şey gelmeyeceği de garanti değil."

"O yoldan gitmeyeceğiz." Dedi Aaron uzanıp battaniyeyi üzerine alarak. " Aşağıdaki Penwood yolundan gideceğiz."

"Öyleyse yolumuz epey bir uzayacak?"

Benim için biraz daha fazla seninle olmak demek, diye geçirdi içinden Aaron.

Günbatımı BahçesiWhere stories live. Discover now