56. BÖLÜM ♧ AFFETMEK

Začít od začátku
                                    

“Sana inanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum, Azra. Kendinden başka herkesi düşünüyorsun ve ben bundan nefret ediyorum. Biraz kendini de düşün. Ceren’in sana yaşattıklarını düşün!”

“Ben geçmişi düşünerek hareket edemem Beste! Eğer öyle yapsaydım Aras’ı affedemezdim. Kendimi düşünseydim ona ikini bir şansı veremezdim.”

“Bununla ne alakası var?”

“Geçmişte Aras canımı yaktı. Sen, Berkay, annem ve babam… Hepiniz canımı yaktınız ama ben sizi affettim! Sizlerde beni affettiniz. Yani kim, ne hata yaparsa yapsın bir şansa ihtiyacı vardır.”

Yeni bir sessizlik daha. Berkay, Beste ve Doruk, benim düşündüğüm gibi düşünmüyorlardı. Bunun için onlara kızamıyordum bile. Tek istediğim izin vermeleriydi. Sadece bir şans.

Eğer Beste’nin dediği gibi geçmişi düşünseydim ne Aras’ı ne annemi ne de arkadaşlarımı affedebilirdim. Çünkü hepsi geçmişte beni kırıp, paramparça etmişlerdi. Annemin ve arkadaşlarımın benden sakladığı sır, Aras’ın bana oynadığı bir oyun ve beni hiç sevmemiş oluşu bende büyük, kapanması zor yaralar açmıştı. Ama sonra affetmeyi öğrenmiştim. Annemin ve arkadaşlarımın pişmanlığını görmüş, Aras’ın bana karşı olan sevgisini iliklerime kadar hissetmiş ve onları affetmiştim. Ve işte şimdi de buradaydık. Yeniden eskisi gibi bir aradaydık. Önemli olanda buydu. Geçmişi değil, şu anı düşünmeliydim. Aksi olursa hiç kimseyi affedemez, bu kadar bağışlayıcı olamazdım.

Berkay, Beste ya da Doruk herhangi bir şey söylememeye devam ettiler. Gittikçe artan sessizlik sabrımın da yavaşça taşmasına neden oluyordu. “Hiçbir şey söylemeyecek misiniz?” diye sordum sonunda. Hepsi aynı anda bana baktı.

“Sen zaten çoktan kararını vermişsin. Biz ne dersek diyelim bu senin verdiğin kararı değiştirmene neden olmayacaktır.”

Kaçıncı olduğunu sayamadığım kez yeniden derin bir nefes aldım ve fısıltıdan farksız bir sesle “Hayır, Beste.” dedim doğrudan ona bakarak. “Eğer Ceren’e vermek istediğim şans senin benden uzaklaşmana neden olacaksa, bana bunu yaptığım için kızacak veya darılacaksan kararımı değiştirebilirim.”

Beste, Berkay’ın yanından ayrılıp bana doğru ilerlemeye başladığında oturduğum sıradan kalktım ve tam Beste’nin karşısında durdum. “Ben sadece senin için endişeleniyorum, tamam mı? Daha fazla üzülmeni istemiyorum. Ona güvenmiyorum, Azra. Ona hiçbir zaman güvenmeyeceğim ama her ne olursa olsun ben senin yanında olacağım.”

Berkay ve Doruk’ta yanımıza geldiklerinde Berkay, “Biz senin yanında olacağız.” diye ekledi. Beste yeniden konuştuğunda yüzümdeki gülümseme daha da genişledi. “Eğer gerçekten istediğin buysa, tamam. Verdiğin karara her ne kadar benim için zor olsa da saygı duyarım. Ama olurda Ceren yeniden bir Cerenlik yapıp seni incitirse o zaman gerçekten senin bile engelleyemeyeceğim şeyler olur, Azra.”

“Yapmayacak. Yani daha fazla hata yapmak istemeyecek. Bana inanın.”

“Umarım dediğin gibi olur.”

Beste kollarını bana doladığında bende ona sarıldım. Ardından Berkay ve Doruk’ta bize katıldıklarında dördümüz birlikte sarıldık birbirimize. Bana Ceren için istediğim bu şansı verdikleri için onlara minnettardım. Her ne olursa olsun yanımda olacaklarını bilmek beni daima iyi hissettiriyordu. Onlar benimle olduğu müddetçe her şeyin üstesinden gelebilirmişim gibi hissediyordum.

Hala birbirimize sarılı bir haldeyken, içinde bulunduğumuz sınıf kapısının açılmasıyla yavaşça birbirimizden ayrıldık. Gülümseyen tek kişi ben değildim. Hepimizin yüzüne bir gülümseme hâkimdi.

Affet BeniKde žijí příběhy. Začni objevovat