47. BÖLÜM ♧ KARDEŞLİK

22.9K 761 73
                                    

Playlist: Snow Patrol - You Could Be Happy 

Multimedya: Enis ve Beste. ♥

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Bilemezsin kim dost, kim düşman. Bazen tuttuğun eldir seni arkadan vuran.” – Suskunlar

ENİS ATAKOL

Unutmak, zihnimden silip atmak istediğim, her hatırladığımda içimi kavuran ve bir türlü ne yapmam gerektiğini kestiremediğim bir şey öğrenmiştim. Hiç istememiş olsam da duymamam gereken bir şeyi duymuştum. Belki de o an telefonu hemen kapatmalıydım. Ama yapmamış ve Azra ile Beste’nin telefondaki konuşmalarına şahit olmuştum. Bir yandan bunu öğrenmiş olmamın iyi olduğunu düşünürken bir yandan da hiç öğrenmemiş olmayı diliyordum. Çünkü ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyordum. Elim kolum bağlı öylece oturuyor ve en yakın arkadaşımdan saklıyor olduğum bu sırrın içimi kavurmasına izin veriyordum.

Öğrendiğim ve Azra’nın hala Aras’tan saklamaya devam ettiği bu sır o kadar büyüktü ki doğruluğuna inanasım gelmiyordu. İnanmak istemiyordum. Azra’yı şimdiye kadar hiç tanımamış olduğumu düşünmüştüm duyduğum ilk anda. Çünkü benim tanıdığım Azra ne kendine ne de Aras’a yapardı böyle bir şeyi.

Dün Azra ve Beste’nin telefondaki konuşmalarına şahit olduktan sonra hiç düşünmeden Aras’a duyduklarımı anlatmak için evden hızlı bir şekilde ayrılmıştım. Yol boyu bunu Aras’a nasıl söyleyebileceğimi düşünmüştüm. Söylesem bile bana inanmayacağını bilmeme rağmen geri adım atmamıştım. Aras’ın evine vardığımda açıkçası Azra’yı orada görmeyi beklemiyordum. Ama oradaydı ve bana Aras’a hiçbir şey söylememem için yalvarıyordu. Gözüm o kadar çok kararmıştı ki Azra’yı duymuyordum bile. Ona çok fazla öfkeliydim.

Azra’yı kendimden birkaç sefer uzaklaştırmıştım. Sonunda o kadar berbat bir tonda lütfen diye yalvarmıştı ki dayanamayıp geri adım atmış ve onunla bahçede konuşmuştum. Yapmış olduğu bu şey yüzünden pişman olduğunu görebiliyordum. Ama artık pişman olmak için çok geçti. Aras öğrendiğinde ne olacaktı, neler yapacaktı düşünemiyordum bile. İkinci bir ayrılık hem onun hem de Azra’nın sonu olurdu. Şu an için tek bildiğim buydu sanırım.

Dün Azra ile konuştuktan sonra eve gitmiştim. Beste beni birkaç sefer arasa da konuşacak havamda olmadığım için telefonlarını açmamıştım. Muhtemelen şimdi bana fazlasıyla öfkeliydi. Hatta öfkesinden delirmiş bile olabilirdi.

Dolmuş gittikçe yavaşlayarak en sonunda durduğunda en arka koltuktan kalkarak ileriye doğru yürüdüm ve cebimden çıkarttığım bozuk parayı şoföre uzattıktan sonra dolmuştan inerek yavaş adımlar eşliğinde yürümeye başladım. Yavaşça yürürken telefonumu çıkartarak Beste’yi aradım.

Şu anda bana kızgın olduğu için telefonu hemen değil de biraz geç açacaktı. Her zaman böyle yapardı. Telefonu dokuzuncu kez çaldığı anda açar ve açtığı gibi de “Ne var?” derdi en soğuk sesine bürünerek.

1… 2… 3… 4… 5… 6… 7… 8… 9

“Ne var?”

Beste’nin soğuk sesi telefondan kulağıma iliştiğinde gülümsemeden edemedim. Onu o kadar iyi tanıyordum ki. Ne zaman nasıl hareket edeceğini biliyordum.

“Sana da merhaba aşkım.”

“Sen beni hiç arar mıydın? Demek ki birkaç dakikanı bana ayırabiliyormuşsun!”

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin