28. BÖLÜM ♧ SAHTE

24.7K 999 311
                                    

Playlist: Beth Crowley - Warrior 

Multimedya: Savaş, Azra, Aras'tan kareler. ♥

İyi okumalar, çok kıymetlilerim!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Hayatın bu çirkin oyunlarına rağmen hala gülmeyi başarabilen insan; Hayatın felsefesini çözmüş demektir.” – Huxley

Son zamanlarda kendime sürekli aynı soruyu soruyordum: Neden?

Aras neden ona attığım o tokadın ardından bana bu kadar korkunç ve acı verici bir oyun oynamıştı? Neden beni seviyormuş, bana değer veriyormuş gibi davranmıştı? Neden en çok ona güvenmemi sağlamıştı? En büyük soru ise neden o yokken her bir hücrem acı içinde kıvranıyor, nefes almakta güçlük çekiyor ve canımın yanmasına engel olamıyordum?

Emin olduğum bir şey vardı ki Aras’tan nefret ediyordum. Bana yaptığı her şey yüzünden ondan nefret ediyordum. Belki o olmadan hiçbir zaman kendim olamayacaktım. Hiçbir zaman gülemeyecek, hiçbir zaman yeniden aşkı hissedemeyecek ya da hiçbir zaman eskisi gibi mutlu olamayacaktım. Ama yine de onu asla affedemezdim. Nasıl edebilirdim ki? Onu affettiğimde yeniden bana bir oyun oynayıp oynamayacağını bilemezdim. Ona bir kez daha güvenebileceğimi zannetmiyordum.

Bugün dolmuştayken bana artık oyun diye bir şeyin olmadığını söylemişti. Bunu söylerken oldukça ciddiydi de ama ona bir türlü inanamıyordum. Belki de inanırsam yeniden bu acıları yaşamaktan korkuyordum. Aras beni sevmiyordu. Beni hiçbir zaman sevmemişti ve sevmeyecekti de.

Gözyaşlarımın tuzlu tadını dudaklarımın üzerinde hissetmeye devam ederken aklıma Aras’ın bana bembeyaz olduğumu söylediği geldi. Biliyordum ki artık bembeyaz falan değildim ben. Öyle çok kirlenmiştim ki. Tıpkı bir zamandan sonra gecenin çökmesi yüzünden kararan gökyüzü gibi bende gittikçe daha çok kararıyor ve yavaşça kendi karanlığımda boğuluyordum. Son zamanlarda benden beklenmedik bir sürü şey yapmıştım. Hiç tanımadığım biriyle aynı evde kalmış, beni öpmesine ses çıkartmamış, içki içmiş ve sigara kullanmıştım. Bunlar normalde asla ama asla yapmayacağım şeylerdi ama ben, ben değildim artık. Aras hayatımda olmadığı sürece de ben olmayacaktım. Yani sonsuza dek böyle kalmaya mahkûmdum çünkü ne olursa olsun Aras’ın yeniden hayatıma girip beni kandırmasına izin veremezdim.

Oturuyor olduğum bankta hafifçe sağa doğru döndüğümde Savaş hala aynı şaşkınlığıyla bana bakıyordu. Artık ona elimden geldiğince adıyla hitap etmeye çalışıyordum çünkü beni kesin bir dille uyarmıştı. Hatta daha çok tehdit etmişti bile diyebilirim. Hemen yanı başımdaki Savaş’ın dudakları hafifçe aralanmışlar ve kahverengi gözleri kocaman açılmış bir şekilde benimkilerin üzerindeydiler. Sanırım bir tür şoka girmiş olmalıydı çünkü şu anda bu şekilde olmasının başka bir açıklaması olamazdı.

Derin bir iç çekip yeniden önüme dönerek denizin mükemmel tondaki maviliğine bakmaya devam ettim. Bir süre sonra Savaş boğazını temizleyip oturduğu yerden hafifçe bana doğru kayıp yüzünü benimkine yaklaştırdı. Konuştuğunda yüzündeki şaşkınlık sesinden de anlaşılıyordu.

“Bir dakika. Yanlış anlamadım değil mi?” Gözlerini benimkilerden ayırmadan konuşurken başımı hayır dercesine iki yana salladım. “Benden, senin sevgilin olmamı mı istiyorsun?”

“Evet. Ama sahte. Gerçek bir ilişkimiz olmayacak.”

Savaş’ın kaşları biraz daha kalktı. Bana hayretle bakıyordu. Elini kısa, kahverengi saçlarının arasından geçirip sırtını banka yasladı ve bacağını diğer bacağının üzerine attı. “Aras seni kullandı. Şimdi de sana yapılanı bana yaparak sen de mi beni kullanacaksın?”

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin