7. BÖLÜM ♧ ARKADAŞ

36.6K 1.3K 93
                                    

Playlist: Florence and the Machine - Cosmic Love 

Multimedya: Aras ve her bir karedeki mükemmelliği. ♥

İyi okumalar! 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Hiçbir arkadaş arkadaşlığını ispat edene kadar gerçek arkadaş değildir.” - Baumont Fletcher

Kendimi çıkmaz bir sokakta gibi hissediyordum. Hangi dönemeçten sapsam, nereye dönsem bir süre sonra başladığım yerde buluyordum kendimi. Kaybolmuş ve yalnızdım. Kocaman bir labirentin içinde sıkışmış gibiydim. Bir türlü çıkamıyor, nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Beynim sanki benimle dalga geçmekten keyif alıyormuş gibi sürekli o can yakıcı cümleleri tekrarlayıp duruyordu, adeta bana işkence çektiriyordu. Cümlelerin zihnimde her tekrarlanışında içimde bir şeylerin koptuğunu hissedebiliyordum.

“Senden nefret ediyorum. Senden hep nefret edeceğim.” 

Bir gün Azra’nın ağzından bu kelimeleri duymanın canımı bu kadar çok acıtacağını tahmin etmezdim. Umursayacağımı bile düşünmezdim. Ama şimdi aklıma geldikçe kendimi çok daha kötü hissediyordum. İki gün önce hastanede uyandığında bana söylediği o iki cümle hayatımı alt üst etmişti. Bana, benden nefret ettiğini söyledikten sonra hastaneye bir daha gitmemiştim. Gitmeyi gerçekten çok istemiştim ama yapamamıştım. Ayaklarım beni hastaneye götürmemişlerdi. Sanırım, korkuyordum. Benden nefret ettiğini söylemesini yeniden duymak istemediğim için gitmiyordum belki de.

Enis’ten aldığım habere göre dün akşamüzeri hastaneden çıkmıştı. Nasıl olduğunu ya da şu anda ne yaptığını bilmiyordum. Yanında olmayı her ne kadar çok istesem de o uyurken ona elini bir daha asla bırakmayacağımın sözünü versem de gidemiyordum işte. Yüzüne bakacak cesaretim olmadığındandı. Kendine yaptığı o şeyden saatler sonra uyandığında yaptığı ilk şey yeniden kendine zarar vermekti. Gözlerini açtığında ilk beni görmüş ve ona yaşattığım o şeyi hatırlamıştı. Bu kendine yeniden zarar vermesine neden olmuştu. Biliyordum ki bundan sonra beni ne zaman görse aklına ona yaşattıklarım gelecek ve belki de her seferinde kendine zarar verecekti. Bunu önlemem için yapmam gereken şey buradan gitmekti. Bir daha asla karşısına çıkmazsam unutabilirdi. Beni, bizi ve ona oynadığım aptal oyunu unutabilir ve hayatına kaldığı yerden devam edebilirdi. Ama benim için aynı şeylerin geçerli olabileceğini söyleyemem. Olmayacağını biliyorum. Ondan ne kadar uzak durursam durayım aklımdan çıkartamayacağımı biliyorum.

Çok tuhaftır ki Azra’ya ne zaman âşık olduğumu bilmiyordum. Onu ne ara sevdiğimi, ne zaman her şeyim diyebileceğim biri olduğunu bilmiyordum. Şu an için bildiğim tek bir şey vardı o da Azra olmadan yapamayacağımdı. Bu yüzden gidemezdim. Bu kadar erken pes edemezdim. Ne olursa olsun, ne kadar sürerse sürsün Azra beni affetmediği sürece bu işin peşini bırakmayacaktım. O ve ben gerçekten biz olmadan vazgeçmeyecektim.

Ay gittikçe daha da yükseldiğinde ve şehri aydınlatan ışıkların yarısı söndüğünde uzandığım yerden kalkarak üzerimdeki tozları silkeledim. Kendimi ne zaman kötü ya da yalnız hissetsem hep burada bulurdum. Tepe, annemden bana kalan bir armağan gibiydi. Neden bilmiyorum ama buradayken rahatladığımı hissedebiliyordum. İlk başta annemle gelirdim buraya hep. Annem öldükten sonra tek başıma gelmeye başlamıştım. Sonra bir gün Azra’yı planımda olmamasına rağmen buraya getirmiştim. Her şey mahvolmadan önce de onunla gelir, eğlenir, kendimi gerçekten mutlu hissederdim. Şimdi ise yine tek başıma geldiğim o günlere geri dönmüştüm. Çünkü yine yapayalnız kalmıştım. Annem beni bıraktıktan sonra o da bırakmıştı. Daha doğrusu ben onun beni bırakmasına neden olmuştum. Bu, kendi mezarını kazmak gibi bir şeydi. Bütün olanların suçlusu bendim. Şu anda yalnız ve kötü hissetmemin de, Azra’nın acı çekmesinin de.

Affet BeniWhere stories live. Discover now