23. BÖLÜM | 2. KISIM ♧ BANA AİT

26.8K 996 59
                                    

Playlist: Red - Already Over 

Multimedya: Azra, Aras ve Savaş. ♥

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Sen sadece sen değilsin; bensin, benimsin, bendesin!” – Mevlânâ

Arabamı sokağın girişinde durdurduktan sonra Enis’le birlikte inip sokağa giriş yaptık. Yavaş adımlarla etrafa baka baka sessizce yürüyorduk. Pantolonumun arka cebine soktuğum kâğıdı çıkartıp katladığım yerlerini açtım ve Savaş denen o çocuğun resminin altında yazan adresini bir kez daha okudum.

“Kapı numarası 26’ymış. Sanırım şuradan dönmeliyiz.”

Enis parmağımla işaret ettiğim dönemece baktığında beni başıyla onayladı. Adımlarımızı oraya yöneltip daha da hızlı bir şekilde yürümeye devam ettik. Bir süre sessizce yürürken Enis’in çalan telefonu sessizliği bozmuştu. Enis ceketinin cebine uzanıp telefonunu çıkarttıktan sonra ekrana baktığı anda yüzünde bir gülümseme meydana geldi. Hemen sonra ise aramayı cevaplandırdı.

“Efendim, aşkım.”

Yüzündeki gülümsemeden bile arayanın Beste olduğunu anlamak çok da zor bir şey değildi. “Bugün olmak zorunda mı?” diye sordu. Beste görebilirmiş gibi kafasını sallayıp duruyordu. “Şimdi Aras’la birlikteyim. Ufak bir işimiz var. Daha sonra konuşsak olur mu?” Enis birkaç saniye bana baktı. Ardından yeniden kafa sallamaya başladığında konuşmaya devam etti. “Tamam, aşkım. Ben seni işim bittiğinde arayacağım. Görüşürüz.”

Enis telefonunu kapattıktan sonra ceketinin cebine geri koydu ve sanki bana bir açıklama yapmak zorundaymış gibi “Sinemaya gidelim, diyor.” dedi. Herhangi bir şey demedim. Beste ve Enis birbirleri için biçilmiş bir kaftandılar. Birkaç gün önce ilişkileri hem benim hem de Beste’nin eski sevgilisi yüzünden zedelenmelere uğrasa da şimdi yeniden birliktelerdi. İkisi birlikte olmayı hak edecek kadar birbirlerini seviyor ve değer veriyorlardı. Keşke Azra ve bende böyle olabilseydik. Yani en başında kendime gerçeği itiraf edebilseydim bizde gerçek bir ilişkiye sahip olabilir, şimdi ikimizde acı çekmek zorunda kalmazdık.

“Burası olduğundan emin misin?”

Enis’in sorusuyla düşüncelerimden sıyrıldığımda ne zaman geldiğimizi fark etmediğim evin önünde olduğumuzu anladım. Başımı kaldırıp da önünde durduğumuz eve baktım. Issız bir sokakta, karşıdakiler gibi birkaç tane daha evin içinde bulunduğu bir yerdeydi. Küçük ve eski gibi duruyordu. Kâğıtta yazılan yer tam olarak burasıydı. Eğer yanlış bir bilgi değilse Savaş Uluhan burada oturuyor olmalıydı. “Evde olduğundan emin misin peki? Bu saatte evde olacağını zannetmiyorum.”

“Zaten olmayacaktır. Gelmesini bekleyeceğiz. Ne kadar beklemem gerekirse beklerim. Ama bilmelisin ki sen zorunda değilsin. Eğer Beste…”

Enis cümlemi tamamlayamadan sözümü kesti. “Beste ile daha sonra konuşurum. Seni saatlerce burada yalnız bırakmak gibi bir niyetim yok.”

“Başımın çaresine bakabilirim.”

“Hiç şüphem yok ama yine de kalmayı istiyorum. Unuttun mu? Ne olursa olsun yanında olacağımı söylemiştim.”

Yüzüme bir gülümsemenin yayıldığını hissettiğimde başımı yana çevirip yüzümü ondan sakladım. “Gözlerimi yaşartıyorsun.” diye mırıldandım kendi kendimse sessizce. Enis güldü fakat bir şey demedi. İkimiz birlikte kapının önüne oturduğumuzda Savaş denen o çocuğun gelmesini beklemeye koyulduk.

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin