12. BÖLÜM ♧ BELA

37K 1.1K 103
                                    

Okumadan geçmeyin, lütfen. ;)

Dün Sanem benim için güzel bir şey yaptı. Hiç planımda olmamasına rağmen, hiç beklemiyorken bir anda kendimi Sev Beni & Affet Beni Okuyucuları adlı grupta buldum. Sanem'in benim ve sizler için açtığı grubumuza hepinizi davet ediyorum. Sizleri orada görmeyi aşırı derecede çok isterim. Birbirimizi daha iyi tanır, konuşur ve kaynaşırız. Eğer sizde isterseniz gruba katılmak istemenize dair bana mesaj atabilirsiniz. Bende sizi ekleyip gruba alacağım. Gruba katılırsanız gerçekten çok ama çok sevinirim. ♥

Bölümümüz Aras Kaya için. Takip edebilirsiniz. ;)

Playlist: Ed Sheeran - I'm a Mess 

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Bilinç, korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin.” – Being John Malkovich

“Bileğini neden kestin Azra?”

Danışmanım ısrarla gözlerimin içine bir şey demem için bakıyordu. Ben ona aldırış bile etmiyordum. Yaptığım tek şey odayı izlemekti. Bir de bana anlattığı Dua Eden Eller adındaki resme bakıp Albert ve Albrecht’i düşünüyordum. O, onu dinlemiyor olduğuma aldırmadan bir kez daha “Neden bileğini kestin Azra?” diye sorduğunda gözlerimi devirdim. Neredeyse yarım saattir buradaydım ve tek kelime bile etmemiştim. Konuşmak istemediğimi açıkça belli etmiş olmama rağmen ısrarla benden bir cevap beklemeye devam ediyordu. Ona bakmadım bile. Gözlerimi ellerime çevirip parmaklarımla oynamaya başladım. Sol bileğimin üzerindeki sargı hala duruyordu. Kazağımın kolunu sargıyı gizlemek için parmaklarıma kadar çekmiştim.

Aynı soruyu bir kez daha sordu. Benden bir cevap alıncaya kadar susmayacağını anladığımda sırtımı dayamış olduğum gri deri koltuktan çekip öne doğru hafifçe eğildim. Gözlerimi doğrudan danışmanımın gözlerine diktim.

“Bileğimi kestim çünkü yaşamak için hiçbir nedenim yoktu. Beni hayatta tutan bütün dallarımı tek tek kaybetmiştim. Güvenebileceğim kimsem kalmamıştı.” dedim. Ardından “Geriye gitme şansım olsaydı ne yapardım biliyor musunuz?” diye sordum. Danışmanım gözlüğünü geriye doğru itip tek kaşını kaldırdığında başını iki yana salladı. “Eğer geriye gitme şansım olsaydı o jileti daha derine batırırdım. Böylelikle hiç uyanmamış, yeniden en çok güvendiğim insanların bana yaşattıkları o acıları yaşamamış olurdum. O yüzden başımı yastığıma koyduğum her anda ‘Neden ölmedim, neden kurtuldum, canımı neden almadım Allah’ım’ diye soruyorum. Etrafınızda güvenebileceğiniz hiç kimse yokken neden yaşamak istersiniz ki? Daha çok acı çekmek için mi?”

Danışmanım sanki dediğim hiçbir şeyi dinlememiş gibi “Ölüm bir çözüm yolu değildir Azra.” dediğinde güldüm. Başımı inanamıyormuşçasına iki yana sallarken “Bana hala ölümün bir çözüm olmadığından bahsettiğinize inanamıyorum. Yaşamakta bir çözüm yolu değil.” dedim.

“Yanılıyorsun.” dedi danışmanım gözlüğünü çıkartıp masasının üzerine koyduğunda. “Yaşamak en güzel çözüm yoludur. İnsan önüne çıkan engelleri geçtikçe asıl benliğine kavuşur. İnsan acı çektikçe olgunlaşır. Sen acı çekmekten kaçtığın müddetçe bundan hiç kurtulamayacaksın Azra. Bir şeylerden kaçarak bunu halledemezsin.”

“B-ben… sadece yapamıyorum anlıyor musunuz? Bütün bunlar benim için çok fazla. Yoruldum. Ne bedenim ne de ruhum artık bunu kaldıramıyor. Ben çok kötü düştüm ve kalkamıyorum.”

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin