Ep 27| Endless Secrets

915 90 29
                                    

OneRepublic - Secrets

***

Yarası kapanmayanın, ne ruhundaki yağmur ne de gecesindeki bulut eksik olurmuş.

Her şeyden galip çıkar da, bir sevdiğine mağlup olurmuş.

Ve aşkı en çok hak edenler, aşkta mutluluğu asla bulamazlarmış.

Dört döndüğüm yataktan kendimi zor kaldırırken, gece yaşanan olayları sindirmeye çalışıyordum. Beynimin içinde dönen yüzlerce senaryo, ulaştığı sonuca sürekli acıyarak bakıyordu ve ben, çoğu insanı iyileştiren zamanın beni ne hale getirdiğini bilmem kaçıncı kez büyük bir hüsran ile izliyordum.

Çıkan hiç bir sondan memnun değilken, olabilecek ya da yapılabilecek her yolu geçiriyordum gözden. Ancak bu, Taehyung'u yanımdan uzaklaştırdığımda hissettirdiği devasa boşlukla nasıl mümkün kılınabilecekti onu bilmiyordum.

Huzursuzdum, yüzlerce defa düşünsem de içimde oturtturamamanın verdiği hisle kırılmıştım.

Yine de bunları bir kenara bırakarak çıktım odadan, kafamda belirlediğim ilk rota Bayan Mirae'nin odasıyken, bu binada nefes almak bile boğuyordu artık beni. Çıkmam gereken birkaç kat bile bitmek bilmezken, sonunda açılan kapı ile geniş koridora ulaşmıştım.

Uzun zaman sonra, etrafta topluluğun üyelerini görüyordum. Herkesin tek bir odak noktası vardı artık.

Park.

Beni tanıyan, ancak adlarını dahi hafızamda barındırmadığım insanlara verdiğim selamlar bile beni iğrendirmeye başlamıştı garip bir şekilde.

Güven kelimesi, lügatımdan silinirken birçok duyguyu yerleştirmişti içime. Bunlardan ilki, tiksintiydi. Samimiyetlerin dahi, samimiyetsizleştiği noktayı geçeli çok oluyordu. Gözlerim gezdiği yüzlerde bir hain arıyordu artık.

Yürümeye devam ederken, buraya ilk geldiğimizde toplantı odasında konuştuğum orta yaşların sonundaki kadın çıktı karşıma gülen yüzüyle.

"Jungkook. Seni uzun zamandır görmüyorum, son olaylardan sonra iyi misin?"

İsmi yine aklıma gelmeyen başka bir yüz, ancak hatırladığım bir ayrıntıyla ailemin arkadaşı olduğunu bilerek zoraki bir gülümseme sundum ona.

"Daha iyiyim teşekkürler." lafı uzatmak istemezken, "Bayan Mirae odasında mı?" diye sordum hemen.

"Evet, şimdi bir toplantıdan çıktık. Haberler hiç iyi değil." kaşlarım istemsizce çatılırken,

"Sorun ne?" dedim gergin sesimle.

"Gümrükte gerçekleşecek takas ile ilgili sorun çıkmış, adamlar yine geleceğimizi biliyormuş gibi yer değişikliğine gitmiş." kaşlarım daha da çatılırken, yine her zamanki gibi bizden bir adım önde olmaları şaşırtmamıştı.

Anladığımı belirtip baş selamı vererek yanından ayrılacağım sırada kulağıma ilişen tanıdık ses, attığım adımı yarıda keserken vücudum karıncalanmaya başlamıştı bile.

"Jungkook!"

Ayaklarım ona dönmeden durduğum noktada beklerken, sanki dönüp yüzüne baksam tüm direncim yerle bir olarak yere serilecekmiş gibi titremiş ve kararından dönmek istemeyen yanım duvarlarına yeni katlar döşemişti.

Sonunda derin bir nefes alarak arkama döndüğümde, karşılaştığım yorgun gözlerle mimiklerimi kontrol etmek hiç bu kadar zor olmamıştı.

"Lütfen, biraz konuşabilir miyiz?"

Büyük bir yumruya ev sahipliği yapan boğazım kasılarak, bakışlarım daha fazla bu görüntüye dayanamadığı için başka bir odak noktası bulmuş ve sesim beni şaşırtacak derece soğuk ve net çıkmıştı.

Touch The Past Love をHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin