Ep 16| After That Together

1.6K 155 45
                                    

Dean Lewis - Be alright

***

Taehyung hızla telefonu açtığında, hala dip dibe ve az önceki şehvetin izlerini taşıyorduk. Her inip kalkan göğsüm ona çarpıyor ve saniyeler öncesini bir bir hatırlatıyordu. Gözlerim ise Taehyung'un gözlerinden bir saniye ayrılmazken, Namjoon'un söyledikleri ile ifadesi değişti.

"Tamam, geliyoruz."

Ardından da, benim gibi bir an bile bakışlarını kaçırmadan telefonu kapattığı gibi cebine koydu ve eli yavaşça avuç içime kaydı.

"Namjoon kasetin şifresini kırmayı başarmış... Bizi bekliyorlar."

Parmakları tek tek parmaklarım içerisinden kayıp, yapboz gibi birbirini tamamlarken, benim aklım hala şuandaydı. Ve gözlerim yavaşça birleşen ellerimize kaydı.

"Jungkook..."

Hiç bir şey söylemeden tekrar karalarıyla buluştu gözlerim, bana tedirgin bir şekilde bakıyordu. Ne yapacağımı, ya da bunların üstüne ne söyleyeceğimi sanırım kestiremiyordu, ne gariptir ki en az onun kadar bende öyle.

Şuan ne düşünmeliyim, ne yapmalıyım, ne söylemeliyim bilmiyordum. Zihnim anıların ağırlığı altında çöküşe geçerken, hislerim aynı oranda dolup taşmıştı. Şaşkınlığımı bir türlü atamıyordum üstümden, öyle ki kaset ve topluluk bile bir an için hiç olmuştu beynimde.

"Taehyung... Unutmak istediğim tüm anılar savaş açıyor hafızamda ve ben..."

Kelimeler hala dudaklarıma çarpıp sekiyordu, hiç bu kadar zor olmamıştı konuşmak, karşımda geçmişim dururken yutkunmak bile zordu sanki. Bu yüzden derin bir nefes alıp, kapattım gözlerimi.

Varlığının hissettirdiği tüm güzelliklerin bana akmasına izin verdiğimi düşündüm sadece, böylece kelimeler ağzımdan daha kolay ve doğru çıkabilirdi.

"Fark ettim ki... İnsan bastırdığı duyguların esiri olurmuş... Ancak o geçmişte... Esiri olmak istemediğim ve kendini gün be gün kabuslarla hatırlatan gerçekler var... Bu-"

Şuan böyle bir anda neden geçmişin kirli yüzünün tekrar bana bulaştığından bahsettiğimi bile bilmezken sözlerimi Taehyung'un sarılması kesti. Gözlerim hala kapalıyken, nefesini kulak hizamda hissediyordum.

Kollarım sonunda işlevini hatırlayıp sarılmasına karşılık verirken, gözlerimi inatla açmadım. Çünkü şöyle bir gerçek vardı ki, eğer her şeyi acı ile öğrendiyseniz, mutluluktan bile içiniz sızlardı. Ve benim şuan yaşadığım şey bunu kanıtlar nitelikteydi.

"Jungkook... Yapma. Bunu yapma, lütfen. Geçmiş... Yeterince acı... Ama ben karanlık geçmişini aydınlatmaya ve benim olanı almaya geldim Jungkook. Sadece bana izin vermelisin."

Cevap olarak sadece sarılmamı sıkılaştırdığımda, konuşmaya devam etti.

"Çok uzun bir süre kendi kendime hep içimden konuştuğum için iyi biliyorum. İnsanın söyleyemediği şeyler hep, içinde büyüyor... Ve ben aynı şeyin sana olmasını istemiyorum Jungkook... Ben... Ben seni ihtiyaç duyduğun her an için daha çok sevmek istiyorum."

Kollarının sıcaklığını ve kalp atışlarını saniye saniye hissederken, asıl içime işleyen sözleriydi.

Taehyung...

Sanki bu zamana dek tek eksik parçammış gibi doluyordu hücrelerime, hayatımdaki tek güzellik şuan bana gerçekliğini gösteriyordu. Başımı hafif eğerek omzuna yasladığımda, aynı şekilde oda bunu yaptı.

Touch The Past Love をWhere stories live. Discover now