22

410 78 19
                                    


Ne yapacağımı bilmez halde Chanyeol'a bakarken, o koltuğuna yaslanmış bir şekilde elinden geldiğinde rahatmış gibi davranıyordu. Ama sık sık nefes alışından ve farkında olmadan gözlerini kaçırmasından aslında hiç de öyle sakin olmadığını anlayabiliyordum.

"Doğru duydun beni Sehun," dedi yavaşça benden herhangi bir cevap alamayacağını anladığında. "Baekhyun babasına yardım ediyordu. Kyungsoo'nun yardımcısıydı. Tüm dosyaları tekrar derinlemesine araştırdığımızda fark etmediğimiz ayrıntılar ortaya çıktı. Hislerimin beni yanıltmayacağını biliyordum! Belki Kai'nin bu işte tam olarak nerede durduğunu bulabiliriz."

Chanyeol tekrar beklenti içerisinde bana döndüğünde derin bir nefes aldım. Önce hiç de şaşkın olmayan suratıma sonra da kucağımda birleştirdiğim ellerime baktı. Birkaç saniye dudakları aralanıp hiç ses çıkmazken kısık bir sesle, "Biliyordun," diye fısıldadı. Bunu ona söylememiş olmama o kadar çok şaşırmıştı ki düşüncelerini toparlamaya çalışıyormuş gibi duraksadı.

"Lanet olsun Sehun! Biliyordun ama söylemeye gerek duymadın mı?"

"Öğrendiğim de iş işten geçmişti. Zaten sonra öldürüldüğünü duyunca—"

"Bana palavra atma Sehun, herkese yap ama bana yapma." Chanyeol ayağa kalktı ve masanın diğer tarafında oturan bana hayal kırıklığıyla kaplanmış gözlerle baktı. "İkimiz de en başından beri bunu bildiğini biliyoruz, sen sadece kendine itiraf etmek istemedin o kadar."

Cevap vermek istedim, o an ona duymak isteyeceği sözler söylemek çok istedim ama ona yalan söylemek istemiyordum. Belki de haklıydı. Belki de kendimi kandırmıştım. Belki de bu yüzden gerçekleri onların ağzında duyduğumda hiç şaşırmamış olmamın nedeni de buydu. Hep biliyordum ama görmezden gelmek daha kolaydı benim için. Neden babasına yardım ettiğini, neden ondan korktuğunu, neden başka çaresi olmadığını anlayabiliyordum. Kai de anlamıştı. Kai benden önce onu anlamıştı ama yine de sonunu getirirken tereddüt etmemişti. Neden öldürmüştü onu? Baekhyun kendini tamamen Kai'ye bırakmış gibi görünüyordu, nasıl bir tehlike görmüştü onda da hemen kurtulmak istemişti?

Chanyeol tek eliyle zaten yerince dağılmış saçlarını daha da dağıtırken, "Kai ile şu sıralar işler nasıl gidiyor?" diye sordu birden. Omuz silktim, rahat görünmeye çalışıyordum ama bu soru farkında olmadan beni alarma geçirmişti hemen.

"Bana inanıyor ya da inanmış gibi davranıyor."

"Bir delil yakalayabildin mi?" Beni sorguluyormuş gibi kaşlarını kaldırmıştı.

Gözlerimi devirdim, "Kai kendini hemen bana açmayacak, Chanyeol," dedim huysuz bir sesle ama Chanyeol bunu görmezden geldi ve onun yerine ellerini masanın üstüne dayayarak bana dikkatlice baktı. Bakışları zor bir vakayı çözmeye çalışıyormuş gibi daraldığında birazdan ağzından çıkacak şeyleri tahmin edebiliyordum. Ve beni buraya çağırmasının asıl nedeni de o sözlerde saklıydı.

"O zaman açması için bir yol bulman gerekmiyor mu?" diye sordu, bakışlarımızı birbirine kilitledi. Bu bakışı çok iyi tanıyordum. Bu meşhur Chanyeol bakışıydı, suçlulara yöneltirken kullandığından. "Neredeyse bir ay oldu. Bir ay boyunca ya sen onun evindesin ya da o senin evinde. Ayrı olduğunuz hiç an var mı?"

"Şu an?" dediğimde Chanyeol'un bakışları sertleşti. Yaptığımın şakanın uygunsuzluğunun farkına vararak derin bir nefes aldım. "Özür dilerim, yersizdi."

"Evet, öyleydi."

İkimiz de yorgun ve stresliydik, bu da artık tahammül sınırımızın kolayca taşmasına neden oluyordu. Chanyeol bir ay boyunca kendini neredeyse sadece Baekhyun ve Kai'ye vermiş ve onlarla ilgili her şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırarak bir şeyler bulma derdindeydi. Sanki yer değiştirmiştik. Artık çabalayan taraf oyken ben önüme getirilecek yemi bekliyordum. Bu bekleme anı bazen gerçekliği bana unutturuyordu. Bunun farkındaydım, Kai ile zaman geçirdikçe bazı şeyleri görmezden gelmek daha kolay oluyordu ama bu demek değil ki gardımı tamamen indirdim. Sadece... Kai bana gerçek yüzünü hatırlatacak hiçbir şey yapmıyor. Bölgede ki cinayet haberleri oldukça düşmüş durumda, artık katillerini hemen yakalayabileceğimiz davalar var. Hiçbiri sıra dışı değil, hiçbiri bir gizemi taşımıyor. Hiçbirini Kai öldürmedi.

Trompe L'oeil // sekaiWhere stories live. Discover now