16

390 86 22
                                    


Yalanların bedeli nedir? Aynaya baktığında yüzleştiğin yüze bakamamak mıdır, yoksa utanmazlığın getirdiği cesurlukla kendinle bile yüzleşmekten kaçınmamak mıdır? Çok fazla katilin, psikopatın, sosyopatın düşünce yapısını incelemekle zamanım geçmişti, onların düşünce yapılarını analiz etmek için kendimden bile fedakârlık ettiğim olmuştu. Yalan, hepsi için basit bir eylemdi. Neden söylediklerini, nasıl söylediklerini, kimlere söylediklerini çok iyi biliyordum. Her seferinde zihnimde bu anları canlandırırken onlar gibi hareket eder ve onların söyleyebileceği gibi yalan söylerdim.

Fakat ilk defa yalan söyleyen değil, yalan söylenen kişi ben olmuştum. Ve bu lanet olasıca zihnimde de gerçekleşmemişti.

Kafam binlerce ağırlığın altında ezilmiş gibi ağrırken içtiğim kaçıncı ağrı kesiciydi hatırlamıyorum. Evin ortasında yere uzanmış, bakışlarımı tavana sabitleyerek düşünüyordum. Köpekler bir ara yanıma uzanıyor, benden ilgi bekliyorlardı ama onlara gereken ilgimi veremeyince sıkılıp geri gidiyorlardı. Zihnim kendini düşüncelere o kadar kaptırmıştı ki, etrafımdaki olup bitenlerin bile düzgün farkında değildim. Sen... Kim Kai... bu kadar kör olmamı nasıl sağlamıştın? Nasıl seni görmemi bu kadar çok engelleyebilmiştin?

Düşüncelerimle kendimi bir okyanusun ortasında kaybolmuş gibi hissediyorum. Dalgaların getirdiği anılarla sürüklenirken bir girdabın içinde çıkmak için çabalıyorum. Tanıştığımız ilk gün geliyor aklıma, bakışların ve konuşman. Seninle geçirdiğim zamanlar art arda sıralanıyor sonra, birlikte Kyungsoo'nun evine gidişimiz ve benim Baekhyun'u kurtarmak için onu öldürmem... Yaptığımız tüm o konuşmalar, bana ettiğin tavsiyeler... Şimdi hepsi yüzeye çıkmış bana kürek olurken onlarla nereye gitmem gerektiğini karar vermeye çalışıyorum.

İki gündür evden çıkmamamın tek nedeni hala karaya ulaşamamış olmam.

Baekhyun babasına tüm o cinayetlerde yardım etmişti çünkü kendini korumaya çalışıyordu. Eğer polise haber vermeye çalışsaydı, Kyungsoo'nun bundan her türlü haberi olurdu. Haberi olduğu an ise Baekhyun'u öldürmüş olurdu. Kai, Kyungsoo'yu çok önceden beri biliyordu. Daha önce tanışmışlar da olabilir ya da aralarındaki bu ilişki sadece Kai tarafından biliniyor da olabilir. Kesin olan bir şey var ki Kai, Kyungsoo'yu aramış ve ona geleceğimizi haber vermişti. Ve Baekhyun bunu bilmesine rağmen saklıyordu. Peki, Kai'nin bu işin içinde ki yeri neredeydi? Tüm o cinayetler, kopyacı katil diye bahsettiğimiz kişi o olabilir miydi? Adam polislerin içine kadar sızmış ve kimse fark etmemişti.

O an zihnim bana küçük ama acımasız bir hatırlatma daha yaptı: Polislerin en önemli adamını delirmeyip işine devam edebilmesi için ona terapiler düzenlemiş ve onu yatağını alıp becererek kendini tamamen güvenceye almıştı.

Midem bulantıyla kasılıyor, göğsümün sol yanı bilinmeyen bir acıyla ağrıyordu. Kendi kendime gülmeye başladım. Her kahkahamla kafam oynayarak yere çarparken gülüşüm kat be kat artıyordu. Sesim odada ki her şeyi bastırırken kulaklarıma dolan yeni fark ettiğim tanıdık arama sesiyle bakışlarımı hemen yanımda duran siyah telefonuma çevirdim. Arama sonlanmış ve parlak ekranda 4 cevapsız arama yazısı çıkmıştı. Parmaklarım hızlıca arayan numarayı tıkladı ve kulağıma götürdüm. Onu beklettiğim gibi beni bekletmemişti.

"Sonunda Sehun!" Yixing uzun zamandır bekliyormuş gibi sıkıntıyla seslendiğinde derin bir nefes aldım.

"Özür dilerim, duymamışım. Sana bahsettiğim şeyi yaptın mı?"

"Sağ ol ya ben de iyiyim." Göremesem bile gözlerini devirdiğini çok rahat hissettim. Bir süre sessizlik oluştu, hattın diğer ucunda sesimi duyamayınca, "Evet baktım," dedi sonunda. Bu cevap yerimden doğrulup oturmamı sağladı. "Ve?" diye sordum hemen.

Trompe L'oeil // sekaiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora