24. • Rahlea Prensi •

6.7K 684 215
                                    

"Onu görmeliyim."

Liel taht odasındaki rahat makamında yorgunluğunu giderirken bana keskin gözlerle bakıyordu. "Balo enerjini tüketmedi mi Lucian?" Hafifçe gülümseyerek devam ettin. "Ve sonrasında olanlar... Routh ve seni göğe yükselirken gördüm. Söylesene Lucian, böylesine güzel bir gecenin arsından Evelyn'le karşılaşmak ne kadar doğru?"

Olanları, Routh'u düşündüm. Onunla bulut seviyesinin üstünde dans etmek olabilecek en harika şeylerdendi. Kana olan açlığını benimle dindirmeye devam ediyordu ve bu gece beni fazlasıyla tüketmesine izin vermiştim. Yine de kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyordum. Bağlanma büyüsü aramızda sürekli bir güç akışına sebep olmuştu. Şimdi Crysea'daki malikânede, yatağında derin bir uykudaydı. Küçük bir kız gibi kollarıma kıvrılmış ve uykuya öyle dalmıştı. Onu bırakıp buraya gelmek bir hayli zor bir karardı ancak ne var ki halledilmesi gereken meseleler çığ gibi büyürken huzur kapımın eşiğine dahi yaklaşmazdı.

"Güzel bir baloydu Liel. Routh ve diğer İmperumların kaynaşması için iyi bir girişimdi ama benim gönlümü ya da güvenimi kazanmayı başaramadın. Bir şeyler gizliyorsun. Evelyn ve sen..." İstemsizce güldüm. "Bir şeyler gizliyorsunuz. Routh hakkında çok fazla şey biliyorsun. Bunca zaman bunu görmezden geldim çünkü buna kafa yoracak bir duruluğa sahip değildim ama gizlediklerinden memnun değilim Liel."

Liel ayağa kalkarak tıpkı Evelyn gibi havada süzüldü ve birden yanımda bitti. "Wonrath'da ne yaşandı bilmiyorum Lucian fakat Evelyn herkesi manipüle etmek istiyor. Aramıza serptiği nifak tohumlarını fark edecek kadar zeki olduğuna inanıyorum."

Birden Liel'in boynunu kavradım ve ani bir kanat çırpmasıyla onu ileri sürükleyerek tahtının sırt kısmına çarptım. Liel elimden kurtulmak için tırnaklarını elime geçiriyor, gücünü üzerimde kullanarak bedenimin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyordu ancak çabaları nafileydi.

"Kadim bir safkan olman bir şeyi değiştirmez Liel," diyerek tısladım. "Benim ne olduğumu unutma hatasına düşen sayısız canlıdan yalnızca birisin. Sana duyduğum saygıyı yitirip benim gibi bir düşman edinmeden önce iyi düşünmeni öneririm."

Lilel'in boğazından gelen sesler tüyler ürperticiydi. Konuşmaya çalışıyor ancak başaramıyordu. Gözleri canlılığını yitiriyordu.

"Bana Evelyn'in yerini söyle!"

Liel çırpınmayı bırakınca ikna olduğunu anladım. Onu serbest bıraktığımda öksürerek tahtına yığıldı. Yalnızca, "Tamam," diyebildi.

***

Kan kokusu mide bulandırıcıydı. Evelyn'in zehirli kanı bulunduğu hücrenin her yerine yayılmıştı sanki. Hissettiği acı dalga dalga çevresine yayılıyordu. İhtişamından eser kalmayan, yaşlı, çirkin bir kadına dönüşmüştü.

"Beslenmesine izin vermiyoruz," dedi Liel. Sürekli nöbet geçiriyor. Feel Büyücülerinin gölgeleri onu hâlâ rahat bırakmadı."

Routh'un sebep olduğu bu işkence, sanıyorum ki Evelyn'in başına gelebilecek en kötü şeydi... Hissetmek...

Hücrenin köşesine sinmiş olan çelimsiz yaratık ayağa kalktı ama tam anlamıyla doğrulamamıştı. Bana yaklaştı. Hücresinin parmaklıklarına tutunduğunda gözlerinde akmakta olan koyu kırmızı yaşlarla karşılaştım. Sanki kan ağlıyordu Evelyn. Yüzü kir pas içindeydi. Saçları darmadağındı. Geçirdiği nöbetler onu mahvediyor olmalıydı.

"Neden geldin?" diye sordu. Başını yan tarafa çevirdi ve oraya kitlendi. Sanki benim görmediğim bir şey görüyor gibiydi. Çenesi seğirdi. Anlamsız bir şeyler mırıldanıp yana çekildi ve bakışlarını yeniden bana odakladı. "Cevap mı istiyorsun?"

Routhelia'nın KalbiOn viuen les histories. Descobreix ara