11. • Kurabiye •

5.2K 661 79
                                    

Routh

Karanlık. Görebildiğim tek şey bu. Saf karanlık. Hücremin parmaklıklarının metalik kokusu damağımda acı bir tat bırakıyor. Duvarlarda ve yerde küf kokusu var, bu daha kötü. Üşüyorum. Türümüzde bu nadirdir ancak ben çok üşüyorum. Evelyn güçsüz düşmem için özel büyüler yapıyor. Canımı yakıyor.

"Çık ortaya!" diye bağırıyor.

Korkuyorum. Korktuğumu belli etmemeye çalışıyorum.

"Takas vakti! Çık ortaya! Karnını doyurmak istiyorsan bana kanını sun Routh."

Beni korumak için daima tetikte olan güçlerim usulca bedenime toplanıyor ve hücrem loş bir aydınlığa kavuşuyor. Evelyn tam karşımda, parmaklıkların diğer tarafında. Yanında yine bir kan emici var.

"Gel!" diyor Evelyn.

Ona itaat etmiyorum. Yanındaki vampir huzursuzlanıyor. Yine de çelik gibi bir gülüşe sahip. Mekanik bir hareketle hücrenin parmaklıklarına asılıyor. "Buraya gel küçük fare."

Yan gözle Evelyn'e bakıyorum. Öfkelendiğimi anlıyor ve bundan haz duyuyor. Yine de ne istediği belli ve hemen istiyor.

Açım. Söylediğini yapmak zorundayım. Ayağa kalkıyorum ancak dengemi sağlamakta zorlanıyorum. Hücrenin parmaklıklarına yaklaşıp bileğimi dışarı uzatıyorum. Evelyn, bileğime tırnağıyla bir çizik atıyor. Kanı gören vampir birden kolumu sertçe kendine çekip dişlerini tenime geçiriyor. Öleceğinin farkında değil...

"Fazlasını alırsan ölürsün!" diyor Evelyn.

Pislik herif birden geri çekilip keyifle inliyor. Hücrenin parmaklıklarına asılıyor tekrar. Geri çekiliyorum.

"Daha bitmedi," diyor vampir. Bakışlarını Evelyn'e çeviriyor. "El sürülmemiş olduğunu söylemiştin."

Demek daha bitmedi? Kalbini avuçlarına bıraktığımda bitmiş olacak.

Evelyn yavaşça başını eğiyor. "Senin için tehlikeli."

"Şu an hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum," diyor. Hücrenin kapısını açıp içeri adım atıyor. Bakışlarındaki açlık midemi bulandırıyor.

Evelyn'den tehditkâr bir ses yükseliyor. "Seni uyarmıştım John. Eğer yaşamak istiyorsan son şansın."

Vampir umursamadan üzerime çullanıyor. Pis elleri çıplak tenimde dayanılmaz bir keşfe çıkıyor. Korku damarlarımda cirit atıyor. Kanımın ona bahşettiği güçle beni bastırıyor. Sırtım yerle temas ettiğinde vampir üzerime uzanıyor. Çırpınıyor, ondan kurtulmaya çalışıyor ancak başaramıyorum. Pantolonuna uzandığında nihayet kendimi korumayı başarıyorum ve onu iterek hücrenin duvarına savuruyorum. Hemen sonra dibinde bitip elimi boynuna geçiriyorum. Buz mavisi gözlerine bakarken hayatın içinden akıp gitmesine şahit oluyorum.

Boştaki elimi göğüs kafesine yerleştiriyorum ve elimi bastırarak ona korkunç bir acı bahşediyorum. Kemiklerinin kırılma sesinin ardından kalbini avucumda hissediyorum. Onu yerinden söküp almadan hemen önce son kez konuşuyorum. "Şimdi bitti."

Göz kapaklarımı araladığımda bana bakmakta olan bir çift sarı gözle karşılaşmıştım. Başucumdaydı, bana doğru eğilmişti. Rüyamın etkisi dağılıyordu, Lucian'ın huzur veren varlığı bunu hızlandırmış olmalıydı.

Lucian'dan beslendikten sonra odama çıkmış ve biraz uyumuştum. Kendimi dinlenmiş hissediyordum. Rahat bir yatakta uyumak benim için zordu ancak çok yorulmuş olmalıyım ki hemen uyumuştum. Uyandığımda Lucian'ı yanı başımda bulmayı beklemiyordum.

Routhelia'nın KalbiWhere stories live. Discover now