28. • Sistemdeki Açık •

4.2K 485 29
                                    

Hepimiz Liel'in odasında toplanmıştık. Routh'u kendimden uzak tutmakta zorlanıyordum. Odadan çıkmamız için Elismera'nın sakinlik büyüsü yapması gerekmişti. Elismera ve Ashriel odaya girdiklerinde neyse ki bizi kötü bir durumda basmamışlardı ama her an her şey olabilirdi ve ben ilk defa kızını benden uzak tutmaya çalışan arkadaşıma şükrediyordum. Liel'in anlatacakları olduğunu söylemişti Ashriel. Aynı zamanda sessizlik büyüsünü bozmanın bir yolunu bulmuştu.

Elismera, Liel'in yanına gitti. "Burada her ne olursa olsun Evelyn göremeyecek. Ash'i seni öldürmemesi için ikna etmem bir hayli zor oldu Liel. Cevaplara ihtiyacımız var. Sessizlik büyünü bozacağız ama bu acı verecek. Geçi hiç umurumda değil."

Liel ağır ağır başını salladı. "Sorun değil."

Ashriel de onların yanına giderken, "Evelyn ve ben aynı kanı taşıyoruz," dedi. "Onun yaptığı birkaç büyüyü bozabilirim."

Liel'in arkasına geçti. Ellerinden yayılan karanlık Liel'i bedenini bir koza gibi sarmıştı. Liel'den acı dolu bir haykırış yükseldi. Odayı fısıltılar doldurdu. Liel'in çığlıkları Ashriel'in kelimelerine karışıyordu. Birden her şey duruldu. Liel yere yığılırken Ashriel'in karanlığı bedenine geri döndü. Elismera Liel'in kalkmasına yardım edip onu koltuklardan birine götürdü. Liel koltuğa yığıldığında oldukça bitkin görünüyordu. Bu sırada da Routh... Boynumu mu öpüyordu?

Ashriel bize bakarken boğazını temizledi. "Sevgili kızım, kendine hâkim olmak konusunda sıkıntılar çekmeni anlıyorum ancak ben henüz yeni kabullenirken bu durumu, biraz sakin mi olsan?"

Routh babasını hiç duymamış gibi başını göğsüme yaslayıp bana sımsıkı sarıldı. "Beni kanatlarınla sarar mısın Lucian?"

Gözlerimi devirerek kanatlarımı çevresine sardım ve onu bir nevi saklamış oldum. Aslında böylesi daha iyiydi. Ashriel, Routh'un beni tahrik edişlerine şahitlik etmeyecekti. Kısmen.

"Neden böyle?" diye sordu Ashriel. "Onda bir tuhaflık var."

Liel bitkin bir şekilde konuştu. "Mühürlenmeleri gerek. Tamamen. Routh'u tetikleyen bir şeyler olmalı."

Ashriel yüzünü buruşturdu. "Konuştuğumuz şeye bak."

Birden Routh'un sesi zihnimde yankıladı. "Lucian... Tenin çok güzel."

"Teşekkürler," diyerek zihnine fısıldadım.

"Senden beslenmek istiyorum."

"Şu an değil Routh. İkimizin de kaderini değiştirecek gerçekler birazdan Liel'in dudaklarından dökülecekken senin düşündüğün şeye bak."

"O halde bana söz ver. Bu son bulduğunda seninle istediğim kadar oynayacağım."

Ah Tanrım! Kim bilir oynamaktan kastı neydi?

"Benim küçük sevgilim... Şimdi lütfen sakin ol."

"Anlat bakalım Liel." Dedi Ashriel. "Evelyn'in planı ve senin bu plandaki rolün ne?"

Liel oturuşunu biraz dikleştirdi. Hâlâ bitkin görünüyordu. Elini boğazına götürdü. Sanki konuşabileceğinden emin değil gibiydi.

Routh'un zihnine odaklandım. "Routh, beni öpmeyi kes sana yalvarırım!"

"Ama seni öpmek çok güzel Lucian!"

Liel uzun uzun düşündü. Bakışları dalgındı. "Bizden önce Saklı Kalanlar ve Raiel vardı. Raiel tam olarak ne kimse bilmiyor ancak İmperium olmadığı bir gerçek. Routhelia'nın hükümdarıydı ve Rahlea buranın merkeziydi. Gücünü direkt gezegenin çekirdeğinden alan bir Krallık... Saklı Kalanlar Lucian'ın babasının askerleriydi. Saf karanlıktan doğan oğullarıydı. Hepsi Raiel'e itaat ediyordu ancak biricik babaları onlara ihanet etmiş ve bir oğul dünyaya getirmişti. Lucian hepsi için bir tehditti."

Routhelia'nın KalbiWhere stories live. Discover now