27○

5.1K 191 33
                                    

Nabersiniz? Aşırı yorgunum.

İyi okumalar.

-

Kutay'dan;

Elimdeki telefonu kulağıma götürüp koridorda yürüdüm. "Haluk amca şuan gidiyorum o kızın yanına."

"Oğlum şu işi halledelim yoksa bana rahat nefes yok."

"Haklısın amca."

"Serhat ne yapıyor şuan? Geldi mi kendine?" Gelmedi. Dün gece saatlerce Çağrı'dan bahsetti. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi davrandı. Konsol oyunları tek eksiğiymiş gibi saatlerce oynadı. Uyumak için odaya girip kara kara tavanı izledi.

"Benim evimdeydi. Sorun yok, sadece yorgun olduğu için gelmedi daha şirkete." Sorun vardı. Bitkin ve dengesizdi.

Pelin'i görünce Çağrı'nın hali aklıma geldi. Kaşlarım çatıldı.

"Tamam, beni haberdar et ikisinden de." Haluk Amcayı onaylayıp telefonu kapattım.

"Sen odama gel. Hemen!" İnsanlardan bir şey rica etmeyi veya herhangi birine emir vermeyi sevmezdim ama bu kız geldiğimiz günden beri bariz bir şekilde Serhat'a yaklaşıyordu.

İrkilip kafasını salladı ve beni takip etmeye başladı. Odama girince onun da girmesini bekleyip kapıyı kapattım. Ne konuşacağımı bilemeden masama yaslandım. Bana bakan yüzüne pat diye konuştum. "Serhat'la yani patronunla alakalı doğruları anlat."

Yamuk bir şekilde güldü. Esmer teniyle belki güzel bir kadındı. Etrafa bakıp sinirle kafamı salladım. "Neye gülüyorsun?"

Aynı şekilde gülüp konuştu. "Hangi gerçekler? Ben yanlış bir şey göremiyorum."

"Kes sesini ve beni dinle! Seni kovarım. Adam akıllı itiraf et ki daha az kötü şeyler olsun senin için." Sanki ne yapacaktım? Elbette bir şey yapabilirdim sonuçta portalımın ağzına sıçılıyordu şuan.

"İtiraf edilecek bir şey yok. Biraz arkadaşına ve seçimlerine saygı duy."

Kahkaha attım sinirle. Tam bir şizofrendi. Serhat'ın onu sevdiğini söylüyordu şimdi de.

"Git çıkışını versinler. Ama merak etme mutlu olacaklar."

Bana sinirle bakıp ayağa kalktı. "Beni kovamazsın, beni Serhat kovabilir ve o da kovmaz."

Sekreter talep kağıdını ona doğru atıp. "Çık!" dedim. Odamdan çıkarken peşinden gidip kapıyı kapatacakken onun benim odamdan çıktığını görüp sinirle kafasını çeviren Melis'e baktım. Tam gidecekken kolundan tutup içeri çektim.

"Ne yapıyorsun Kutay bırak kolumu."

"Patlama hemen. Bıraktım al."dediğimde sinirle kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ne bu tavırlar?"diye sordum sessizliğini bozmak için.

"Ne mi? Çağrı geliyor pert olmuş. Yanında Sergen ve ben. Şimdi de hikayenin orospusu Kutay Beyin odasından çıkıyor."

Söylediği küfürle gözlerimi büyüttüm, hiç küfretmezdi. Başka bir zamanda olsa gülerdim. Ama söylediği şeylerden dolayı sinirle kaşlarımı çattım.

"Ne yani ben şuan ağlayan iki aptalı umursamıyor muyum? Bunu mu söylüyorsun?"

"Ne anlıyorsan anla. Bıktım be senin şu karı kızlarından." Kapıya adım attığımda onu durdurdum ve kapıyla arasında durdum.

"Şuan trip sırası değil. Arkadaşlarımızla alakalı sorunu çözmeye çalışıyorum, senin dediğin şeye bak." Sinirlenmiştim bu yüzden söylediklerine bir anlam yükleyemiyordum.

ARKADAŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin