51. BÖLÜM ♧ AİLE

En başından başla
                                    

Gözümden bir damla düştü çeneme doğru. Aras, yanağımdan akıp giden yaşı görünce kaşlarını çattı. “Beni sevmeni hak etmiyorum.” Dudaklarımın arasından dökülen kelimelerim Aras’ın kulağına iliştiğinde alnıma yaslamış olduğu alnını yavaşça ayırdı ve doğrudan gözlerimin içine baktı.

“Ne demek istiyorsun?”

“Aras, daha önce hiç sevilmemiş, hiç sevmemiştim. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum; ama geçmişte yapmış olduğum hatalarım beni, seni hak edip hak etmediğimi düşünmeye itiyor.” Birkaç saniyeliğine sustum. Aras, hiçbir şey demeden beni dinliyordu. Gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmamıştı. Ona bakmaya devam ederken konuşmamı sürdürdüm. “Aras ben… Ben seni hak etmiyorum. Bana adıyor olduğun bu sevgiyi hak etmiyorum.”

Ben konuştukça Aras’ın kaşları daha çok çatılmışlardı. Dudakları düz bir çizgi halini almışlardı. Aras, “Saçmalıyorsun.” diye fısıldadı bir süre sonra. “Ne dediğini bilmiyorsun. Düşünmeden konuşuyorsun. İlla ki biri birini hak etmeyecekse o kişi ben olurum. Benim yüzümden canın yandı. Yaptığın her hatanın en büyük sebebi benim. Sana unutamayacağın acılar çektirdim. Aynı zamanda kendime de. Seni yeteri kadar mutlu edemedim. Ama inan bana sen ne kadar sevdiysen o kadar çok sevdim ben seni. Her zamanda seveceğim.”

Aras sustu. Az önce benim ona yaptığım gibi elini yanağıma koyduğunda parmaklarını dudağımın kenarında dolandırmaya başladı. “Ve sen güzelim, bir daha sakın beni hak etmediğini düşünme. Çünkü sen benden çok daha iyisini hak ediyorsun. Ama hiçbir zaman benden çok daha iyisine sahip olamayacaksın. Çünkü senin benden başka biriyle olmana asla izin vermeyeceğim. Sen benimsin, güzelim.”

“Senden başka hiç kimseyi istemiyorum. Sen benim için hep en iyisi oldun ve her zamanda öyle olacaksın.”

Yeniden gülümsedi. Yüzlerimizin arasındaki kısacık mesafeyi tamamen yok ettiğinde dudakları dudaklarımın üzerindeydi. Üzerime doğru hafifçe eğilerek beni hiç zorlanmadan altına aldı. Ellerini başımın iki yanına dayadı. Ağırlığını bana vermemeye dikkat ediyordu. Göğsü göğsüme çarpıyor, alnına düşen saçları benimkine değiyordu.

Dudakları sıcacıktı. Onunkilerle bütünleşen dudaklarım her hareketinin ardından daha fazla aralanıyorlardı. Göğsüm her zaman olduğu gibi hızla inip kalkıyordu. Yummuş olduğum gözlerimi açtım. Onu izlemek istiyordum. Yüzüne doya doya bakmak istiyordum. Bu kadar yakınımdayken gözlerimi yumup kendimi güzelliğinden mahrum bırakmak istemiyordum.

Aras’ın, benim aksime gözleri yumuluydu. Beni öpmeye devam ediyordu. Dudaklarımın üzerinde olan dudakları hafifçe kıvrılmışlardı. Sırtında duran ellerimi yavaşça sırtından yukarı kaydırıp ensesine sardım ve parmaklarımı da saçlarına dolayıp onu sanki çekebilirmişim gibi kendime biraz daha çektim.

“Gözlerini aç.”

Aras, hafifçe araladı gözlerini. Kömür karası gözleri gözlerimin üzerindeydi şimdi. Kalbim daha da hızlandı. “Devam et.”

Aras, açmasını istediğim gözlerini yummadan beni öpmeye devam etti. Dudakları dudaklarımın üstünde, gözleri gözlerimin üzerindeydi. Gözlerinin içine baka baka, karanlığının içinde boğularak, gözlerindeki aşkla çevrelenerek öptüm onu. Doya doya, sanki son seferimmiş gibi öptüm.

Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum. Saliseler saniyelere, saniyeler ise dakikalara karışmıştı. Onunlayken zaman kavramını tamamen yitiriyordum. Beni öyle bir etkisi altına alıyordu ki sadece o ve ben kalıyordum bu kocaman dünyada. Başka hiçbir şey ya da hiç kimse olmaksızın sadece o ve ben.

Aras, benden hafifçe geriye doğru çekildiğinde dudaklarını alnıma bastırdı. Beni alnımdan öpmesini seviyordum en çok. Sahipleniyordu sanki. Öpüşüyle anlatıyordu demek istediklerini. “Ne olursa olsun bundan sonra benden hiçbir şey saklama, olur mu güzelim? Ne yapmış olursan ol. Yeter ki benimde bilmeme izin ver. Sıkıntılarınla, hatalarınla kendi kendine mücadele etme. Ne varsa birlikte çözmemize izin ver.”

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin