25.Bölüm: Yer & Gök Arasında

6.9K 415 22
                                    








Hazan işten Barbaros'un dediği gibi erken çıkamamıştı. Akşam yemeğinde resmen gözü kör olmuşçasına yemişti. Barbaros'u tamamen unutmuştu. Zaten yemeği seven bir insandı ve hamilelik yemek gördüğünde kendisini kaybetmesine sebep oluyordu. Doktoru ona liste hazırlıyordu ama, sanıyordu ki tatlıyı yazmayı unutuyor ve miktarları yanlışlıkla üç kaşık ile sınırlıyordu...

Sonra genç adam kafenin kapısından sinirle girdi. Ama Hazan'ı öyle yemek yerken görünce yüzüne yayılan gülümseme eşliğinde genç kadının yanına gitmiş, 'Ne obursun, arabamı da yemezsin değil mi?' demesi ile Hazan önce utanmış, ardından sinirlenmişti.

'Yok hayır, ben seni kemirmeyi düşünüyordum!' Aslında hakaret amaçlı söylemişti ama Barbaros'un yüzüne yayılan pis sırıtmayı görünce aklından geçen düşünceleri anlamış, iyice sinirlenip adamı yanından kovmuştu.

Ardından birlikte kafeden çıkmış arabaya binmişlerdi. Hazan nereye gideceklerini düşünemiyordu. Aklı hala 'obur' kelimesindeydi. Fark etmişti. Gereğinden fazla yiyordu. Daha üç ayı bile dolmamıştı ama Hazan'ın yüzü yuvarlaklaşmıştı bile. En iyisi bir sonraki kontrolünde doktorundan programlı yemek listesi almaktı. Biraz da kendisine fırça çekmesini isteyecekti.

"Ne oldu? Suskunsun." Barbaros'un sesi ile yaptığı planlardan uzaklaşıp ona döndü. Ona hala sinirliydi! Obur neydi! Ona nasıl obur derdi! Önce kendi kazulet bedenine baksındı!

"Yok bir şey. Nereye gidiyoruz? Yorgunum ben çabuk gidip dönelim, uyumak istiyorum." Ufak bir kelime olabilirdi ama genç kadının tüm modunu düşürmüş, huysuz huysuz söylenmesine sebep olmuştu. Oburmuş!

"Gittiğimiz yerde de dinlenebilirsin. Neden huysuzsun şimdi?" Gerçekten aptaldı! Hem kadına gelip hakaret ediyordu, hem de pişkin pişkin huysuzlandığını söylüyordu! Huysuz mu? Huysuz! Genç kadın köpürdüğünü hissedebiliyordu! İşte şimdi sinirlenmişti!

"Oburdum, şimdide huysuz mu oldum! Ne o, şişko ve huysuz bir kadını yanında barındıramaz mısın? Kriterlerine uymadım mı?" Genç kadın gittikçe sesini yükseltiyor, hiddetini açıkça belli ediyordu. Ama kendine engel olamıyordu. İçinde bir yerde biri 'Hazan, ne yapıyorsun kuzum?' diyordu ama Hazan bunu duyamayacak kadar yoğun duygular içindeydi.

"Güzelim sakin ol, bir şey demedim. Ne fark eder huysuz veya şişko olman?" Adam içten içe genç kadının zaten hep huysuz olduğunu söyleyip kıs kıs gülüyordu ama bunu dile getirip bu cadıyı iyice körükleyemezdi. Oldukça ılımlı ve sakin konuşuyordu. Hazan ise onun sinirlenmesini beklemişti ama bu sakinliği görünce gözlerinin dolduğunu hissetti. Bu ne alakaydı şimdi?

"Huysuzum diye bana katlanamıyorsun. Ada da iken de hep huysuz olduğumu söylüyordun. Şimdi şişko ve huysuzum. Beni istemezsen anlarım, üzüleceğimi falan düşünme! Bak, kaşların çatıldı. Kızıyorsun bana işte, sevmiyorsun beni! Ama sorun yok, anlarım ben!" Şimdi de gözünden akan yaşlar ve boğuklaşan sesi ile kendisinin de anlayamadığı bir şekilde ajitasyon yapıyordu! Neler oluyordu böyle kendine? Saçma sapan ağlıyordu resmen!

 Lanet olası hormonlar!

 Hazan'ı bambaşka birine çevirmişti resmen!

Barbaros da bu duruma şaşırmış, arabayı kenara çekip her ikisinin de kemerini açmıştı. Hazan'ı kollarından tutup göğsüne çekti ve genç kadına sıkıca sarıldı. Onun niye bu kadar duygusallaştığını anlamıştı.

 Hazan ise ağlarken bir yandan da Barbaros'a sıkıca sarılıyor, bir anda parlamasının, genç adama sarılınca balon gibi sönmesine şaşırıyordu. Kendisi bile anlamsız bir şekilde şaşırmış durumdaydı. Yaklaşık on dakika boyunca adamın göğsüne yaslı kalmıştı. Göz yaşları dinene kadar Barbaros beklemiş, saçlarından parmaklarını geçirerek bir yandan da sırtını sıvazladı. Hazan'ın sakinleştiğini fark edince açık bir konuşma yapması gerektiğini fark etti.

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now