5. Bölüm: Artık Duramam

13.7K 527 14
                                    







Aradaki elektrik çatırdadı. Her ikisi de bunu duymuştu. Ada, sanki bu anlık gelişen gerilimin yükünü hissetmiş gibi durmuştu. Ne bir rüzgar esiyor, ne de bir yaprak kımıldıyordu. Her şey durulmuştu. Kıpırdayan tek şey, her iki bedenin gümbür gümbür atan kalbiydi. Tenlerinden yerçekimine karşı koyamayıp aşağı kayan deniz suyunun ardında bıraktığı damlacıklar bile yavaşlamış, hatta akmayı bırakmış gibiydiler.

Genç kadının kanı alevlendi. Adamı karşısında böyle ıslak, yarı çıplak ve kendisine arzu ile bakarken görmek Hazan'ı da alevlendiriyordu. Adamın her halinden belliydi, kendini arzuluyordu. Ve genç kadının da ondan kalır yanı yoktu. Karnı düğüm düğüm olmuştu ve bedenini bir titreme sarmıştı. Oradan oraya koşmak ve tüm enerjisini atmak istiyordu ama yerinden de kıpırdayamıyordu. Nefes alışları sıklaştı. Nefes borusu daralmış gibiydi, zorlukla nefes alıyordu. Adamın çıplak göğsüne dokunmak istiyordu önce.

Sonra yavaşça omuzlarına çıkarak kollarını okşamak... Ve karnına dokunmak istiyordu. Kasılışını hissetmek. Dudaklarını istiyordu tekrar. Kendi dudaklarını sahiplenmesini. Ve tüm bedenini. Ellerini istiyordu kendi bedeninde. Büyük ellerini kendi bedeninde istiyordu. Hassaslaşan sinir uçlarında adamın dokunuşunu istiyordu. Kahretsin! Buna ihtiyacı vardı!

Genç adam karşısındaki kadından gözlerini alamıyordu. Havanın sıcaklığı zaten bedenini kavururken, bu kadını karşısında böyle iki parça çamaşır ile, ve o çamaşırlar derisi ile bütünleşmiş durumdaydı, görmek tüm kanını kaynatıyordu.

Ona dokunmak istiyordu. Yumuşak hatlarını ellerinde hissedip avuçlamak istiyordu. Tekrar o yumuşak dudaklara dokunmak istiyordu. Kahretsin! Dudaklarından bir damla kayarak boynundan göğüs oluğuna girdi ve sütyeninde kayboldu. O damlanın geçtiği yerlerde dudaklarını gezdirmek için neler vermezdi!

Onu almak istiyordu. Almak, tatmak, sahiplenmek ve bir daha asla kimseye göstermeden onu saklamak istiyordu. Sonsuza dek bu adada kalmalıydılar! Onu göndermek istemiyordu. Gitmemeliydi. Burada kalmalı ve sadece Barbaros'a ait olmalıydı.

Kadının gözlerindeki ifadeye baktığında ise, artık duramayacağını fark etmişti. Kadın da kendine istek ve arzu ile bakıyordu. Birbirlerini gördüklerinden beri aralarında karşı konulmaz bir çekim vardı. Engel olamıyorlardı. Sanki tüm hayatları boyunca birbirlerine aittiler ve bir araya gelmek için bu zamanı beklemek zorunda kalmış gibiydiler. Kadın da kendini istiyordu.

Barbaros bir adım attı ona doğru. Ama Hazan'ın gözlerindeki tutkunun yanında bir kıvılcım daha gördü adam.

Endişe.

Genç adam attığı adımı geri aldı ve daha fazla ona bakmaması gerektiğini düşünerek eşyalarını bıraktığı yere gitti. "Akşam çalıları tükettik. Biraz daha toplasam iyi olacak." Nereye gittiğini bildirdikten sonra sadece pantolonunu giydi ama fermuarını çekme gereği duymadan ormana daldı. Zaten o pantolon bu şartlarda asla aşağı kaymazdı!

Genç kadın, onun anladığını anlamıştı.

Burada o kadar farklı bir atmosfer vardı ki... Sanki gerçek hayattan kopmuşlar gibiydi. Farklı bir dünyada, bambaşka bir hayat yaşıyor gibiydiler. Hazan sanki hep burada Barbaros ile yaşıyormuş gibi hissediyordu. Bu normal miydi? Bu yüzden de kendini kolayca adamın kollarına bırakabilecek potansiyeldeydi. Onun için yanıyordu, deliriyordu. Daha önce birine karşı hiç böyle bir cinsel çekim hissetmemişti.

Bunu fark etmesi de bir anda kendini endişelendirmişti. Barbaros da genç kadının bu farklılığını görünce gitmişti işte. Hazan, o gittiği için buruklaşsa da duygusal yönden onun bu anlayışı içini kıpır kıpır yapmıştı.

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt