13.Bölüm: Beklemek

10.6K 540 17
                                    









"Teşekkürler Halil. Sen gelmeseydin orada kafayı yiyebilirdim." Sonunda geri gelebilmişlerdi. Hazan uyandığında hala başı ağrıyordu. Gece o kadar çok sinirlenip ağlamıştı ki, ne zaman uyuduğunu bilmiyordu. Ama uykuya dalmadan önce ciddi bir baş ağrısı oluşmaya başladığını hatırlıyordu.

Yataktan kalkıp dışarı çıkmış, Halil ve Barbaros'u kahvaltı yaparken bulmuştu. Üstelik geri gelmişlerdi. İlk gece, partinin olduğu yat bile oradaydı! Her şey son gördüğü gibiydi. Sanki onlar burada yokken, burada zaman durmuş gibi. İşte, sona gelmişlerdi. Hazan gidecekti. Büyük ihtimal birbirlerini bir daha göremeyeceklerdi. Ve bu lanet adam kahvaltı yapıyordu. Gerçekten, Hazan'ı hiç mi umursamamıştı?

"Hazan gelsene, kahvaltını yap sonra gidersin." Halil'in teklifi ile masaya yaklaşmış, Halil'e teşekkür etmişti. Barbaros ile göz teması bile kurmamıştı. Madem bu herif kendisinden bir an önce kurtulmak istiyordu, Hazan da istenmediği yerde kalmazdı!

"Teşekkür edecek bir durum yok. Zaten adaya gelene kadar senin varlığından haberim bile yoktu. Neyse, seninle tanıştığıma sevindim. Umarım kader bizi yine bir araya getirir." Genç kadın alayla güldü. Halil ile el sıkıştı. Barbaros'un iğne gibi batan bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Ama ona hiç bakmadan yavaşça geri döndü ve yattan dışarı atladı. Gidiyordu işte. Gerçek hayata geri dönüyordu. Rüya gibi bir zaman geçirmişti. Ve bitmişti. Uyanma vakti geliyordu. 

 Sandalı gördü. Ters bir şekilde yatın arka tarafında duruyordu. O sandala lanet etti. Onun yüzünden bu haldeydi. Aşağılanmıştı. Onca hakarete uğramıştı! Bir adada mahsur kalıp o lanet Tarzan kılıklı herif ile birlikte olmuştu! Prensipleri aşılmış, tüm otoritesi yıkılmıştı!

Sinirle arkasını dönüp ilerledi. Barbaros'un gelip kendini durdurmasını istediği için içte içe küfürler yağdırıyordu. Hala nasıl bunu isterdi! 

 Kahretsin! Son dakikaya kadar her şey o kadar güzeldi ki... Genç kadın uzun süre sinirli kalamıyordu bile! 

Koşturarak otele gitti. Zaten çok yakındı. Otele giriş yapınca kartını alıp direkt odasına çıktı. Telefonuna bakacaktı ama vazgeçti. Kimseyle uğraşacak hali yoktu şu an. Önce güzel bir duş alması gerekti. İç çamaşırı ve ince mavi bir yazlık elbise çıkartıp hemen duşa girdi. Saçlarını dört kez yıkadı. Tırnaklarını derisine batırmadan duramıyordu. Saçları her ne kadar hep tuzlu suya soksa da yağlanmıştı. Tüm vücudunu defalarca yıkadı. Arındığını hissetmesi için bir saatten fazla vakit geçmesi gerekti.

İyice arındığını hissettiğinde duştan çıktı. Üzerini giyinip sandaletlerini ayağına geçirdi. Kirliye attığı kıyafetlere yan gözle bakıp onları burada bırakmaya karar verdi. Nasıl olsa çöpe atarlardı. 

Telefonunu alıp baktı. Tam tahmin ettiği gibi, annesi ve ablası yine yalnız kalmak istediğini düşünüp iki kez aramış ve bir mesaj atmışlardı. Kendini iyi hissedince geri aramasına dair. Ama genç kadının içi, normal zamana kıyasla iki kat daha katılaşmıştı. Kimsenin ilgisini, alakasını istemiyordu!

Ama Burak defalarca aramış, mesajlar atmıştı. Midesi bulandı. Barbaros ile yaşadıklarından sonra bir de Burak ile yapamazdı. Kesinlikle ayrılacaktı. Katlanamazdı bu duruma. Şu hale bak! Aranmak istemeyeceğini bile düşünmemişti. Kaç kere aramıştı.

 Hem ona da haksızlık ediyordu. Zaten Barbaros tarafından hakarete uğramasının sebebi-her ne kadar haberdar olmasa bile- Burak'tı. Ve kendine ne Barbaros'u ne adayı, hatta ne de tahta yığını sandalı hatırlatacak her şeyi gözünün önünden kaldırmak istiyordu. Aşağılanmışlık hissi öfke ile birleşip genç kadını iyice körüklüyordu.

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now