〰️18.〰️

124 38 15
                                    

Yoongi'nin Anlatımından :

Bu aralar Hana'yı göremiyorumm...

Acaba nerede ne yapıyor. Gerçekten onu bu ara göremiyordum. Çalışmıyor olması mümkün müydü?

Temizlik bölümü yazan kapıdan içeri girdim. Beni burada gören herkesin sergileyeceği birkaç bakış gördüm ama Hana'yı görememiştim.

"Lee Hana bugün gelmedi mi?"

"Aha, şimdi sıçtık!"

"Bir şey mi dediniz?"

"Yok canım, sadece sabah geldiğini görmüştüm şuan nerede bilmiyorum."

Diğerleride onu kafasıyla onaylayınca ben de ofisime doğru ilerlemeye başladım.

Sanki yalan söylüyor gibilerdi...
Bir dakika! sabahtan beri Hana ile derdim neydi ki?

Onu neden umursuyordum?

Jungkook'un Anlatımından:

Hana'dan yardım isteyebilirdim ama zaten onu fazlasıyla yormuştum.

İşe de gidememişti. Sorumlu hissediyordum.

Bugün ona bir sürpriz yaparak neşesini yerine getirecektim.

Tanıdığım birkaç dedektif vardı ve bu olayı onların eline bırakmak en iyisi olacaktı sanırım.

"Hana bu akşam benimle bir yere gelebilir misin?"

Bana bakmadan yanıtladı.

"Bu akşam başka birine sözüm var sonra gitsek?"

Kafamla onaylayarak odadan çıktım. Belli etmemeye çalışsam da yüzümün düştüğü çok belliydi. Onunda özel hayatı vardı ve belki bana ayıracak zamanı bile yoktu.

Ne düşünüyordum ben! Daha dün endişeden panik yapan arkadaşımdı o benim. Bana fazlasıyla vakit ayırmıştı. Bencillik etmeye hakkım yoktu.

Yoongi'nin Anlatımından :

Ofisime girmemle gördüğüm yüz olmayan moralimi iyice altüst etmişti.
Neden gelmişti ki buraya?

Bana doğru yaklaşarak parmak uçlarında yükseldi ve kollarını boynuma doladı.

"Sevgilimi görmeye gelmiştim."

Diyerek burnunu boynuma sürtmüştü. Onu sevmiyordum. Sırf şirketin geleceği için onunla birlikteydim. Elimde olsa onu Kuzey Kore'ye kadar gönderirdim.

Ellerimle kollarını boynumdan indirdim ve koltuğuma yerleştim.

"İş saatlerim içerisinde beni rahatsız etmezsen sevirim Mi So!"

"Yoongi farkındaysan iki gün sonra evleniyoruz ama sen şu son bir haftadır benden iyice uzaklaştın farkında mısın? Bir sorun mu var?"

Gerçekten de öyleydi. Onu sevmiyordum fakat asla onu terslemezdim. Kalbini kıracak bir harekette bulunursam da hemen özür dilerdim. Peki şimdi bana ne olmuştu? Eski Min Yoongi'ye ne olmuştu?

Taehyung'un Anlatımından:

Çiçekçiye en güzelinden büyük bir buket yapmalarını istedim ve beklemeye koyuldum.

Hana'yı benim kadınım yapacaktım. Benim ne kadar kötü bir insan olduğumu öğrense bile ona bunu asla hissettirmeyecektim.

Bu gecenin güzel geçmesi benim için iyiye işaretti zaten bundan sonra başka bir iş bulmam gerekecekti. Sonunda başıma bela açmaktan kurtuluyordum.

Kadının verdiği çiçekleri alarak arabama yöneldim. Güzel bir restorana rezervasyon yaptırmıştım. Bugünü asla unutmamasını istiyordum.

Evime girerek şık bir takım elbise giydim ve saçlarıma şekil verdim. Uzaktan hangi kız görse bana düşerdi. Gerçi erkekleri bile etkileyebilecek bir cazibem de vardı tabii.

Hana ile buluşmadan önce tekrardan biraraya gelmemiz gerekiyordu. Bu yüzden her zamanki yere gelmiş diğerlerini bekliyordum.

Hana'nın Anlatımından :

Bugün yerimden kalkıcak halim yoktu. Tae'ye söz vermiş jungkook'u reddetmiştim ve yoongi evleniyordu.

Sanırım oyunun sonunu görebiliyordum.

Bunun böyle olmaması lazımdı bir şeyler beni yanlış yöne iteklemişti. Bir yerde hata yapmış olmalıydım çünkü planım kusursuzdu.

Telefonuma gelen mesajda yazan jungkook'un çabuk gel mesajıyla yerimden hızla kalktım. Yine ne olmuştu. Bu çocuktan ne istiyorlardı.

Yukarı kattaki Se Yeon'a kısaca bakarak - ki uyuyordu - hızla evden çıktım. Jungkook'un attığı konuma giderek gözlerimle nerde olduğunu algılamaya çalıştım.

Elini havaya kaldırarak bana gülümsüyordu. Anlaşılan dert edilecek bir şey yoktu.

Kötü çocuk onun davetini reddetmiştim ama o beni ayağına getirmişti. Bu huyundan bende de olsun isterdim.

Karşısındaki sandalyeye oturarak ne diyeceğini bekledim.

"Hana bugün bunları konuşmayacaktım ama uzatmanın bir faydası olmayacağını anladım."

Elimle devam etmesini söyleyen bir işaret yaparak konuşmasını dinledim.

"Benim Kore'den yakın bir zamanda gitmem gerekicek ve sana veda etmeden gidemezdim."

"N-Neden?"

"Birisi ya da birileri desem daha doğru olur şirketi dolandırmış ve babamın aklında bir plan olduğu çok belli bu yüzden..."

"Peki yapanlar yakalanırsa? O zaman gitmek zorunda kalmazsın ha!"

Gözleri kısılana kadar güldü ve bana baktı. Jungkook giderse onun bu gülüşünü, sesini hatta kokusunu unutabileceğimi pek sanmıyordum.

Onun gitmesini istemiyordum.

"Ben de buna çabalıyorum ama pek bir yararı yok gibi o yüzden de..."

Lafını bu kez ben değil çalan telefonu bölmüştü. Ekrandaki isme baktıktan sonra yüzüne bir ciddiyet takınarak konuşmaya başladı.

Bir anda yüzünde beliren mutlulukla telefonu kapatarak bana döndü.

" Dolandırıcıları bulmuşlar! "

Heyecan ve hevesle söylediği cümleye karşılık ben de gülümsemiştim. Sanırım bu artık gitmeyeceğim demek oluyordu.

Ama daha yakalanmamışlardı bu yüzden jungkook'u takip ederek karakola kadar geldim.

Etraftaki insanlardan duydukları kadarıyla her zaman buluştukları yeri bize göstermişlerdi.

Hatta bugün binaya giren birisine takip cihazı koyarak konuşmalarını dinlemiş ve gruptaki suçluları araştırarak bir listesini çıkarmışlardı.

Suçluların isimlerine şöyle bir göz gezdirirken gördüğüm isimle donakalmıştım.

Merhaba Minnoşlarım,

Bu bölümde de o karakterden bu karaktere geçip durdum. Sjsjjsjs

Sizler için bölümü uzun tuttum bir yorumunuzu alırım artık.

Yanında oy vermeyi de unutmayın.

*Öpüldünüz 💋*


Menacing Game ✓Where stories live. Discover now