〰️8.〰️

169 45 7
                                    

...

Kız öylece karşısındaki adama bakıyordu. Ona bir şans verse ne olurdu ki?

Onu tanımıyordu, hayatında zaten sayılı insan varken neden yenisini eklemeye çalışmıyordu?

Kız o anda yaşadığı tüm sıkıntıları unuttu ve karşısındaki adama beklenen cevabı verdi.

Belki fazla klişeydi ama kız denemek istiyordu. Hayatında hiç kimseyle çıkmamıştı. Bu ilişki ona ne kadar zarar verebilirdi ki?

En fazla aşık olurdu daha sonra da ayrılırlarsa aşk acısı çekerdi bundan ötesi olduğunu düşünmüyordu.

"Taehyung seninle arkadaştan öte olmayı kabul ediyorum."

Taehyung gülümsemişti ona sorduğu şekilde cevap vermişti. Demek ki kız o anı unutmamıştı.

Adam kollarını kıza sardı ve bir süre öyle kaldılar...

Hana'nın Anlatımından :

Bir süre öyle kaldıktan sonra Tae benden ayrılmıştı. Yüzünde güller açıyordu resmen. O güldükçe benim de gülesim geliyordu. İnsan böyle bir gülüşe nasıl karşı koyabilirdi ?

Yavaşça yürümeye başladığımızda onun elini tutmuştum. Şaşkınca bana bakıyordu umursamadan omuz silktim ve yolu izlemeye devam ettim

Şimdi o çekingen Hana nerede diyorsunuz ben yakın hissettiğim kişilere karşı asla çekingen yaklaşmazdım.

Garip ama Taehyung'a iki günde alışmış gibi hissediyordum. Belki de bu yüzden teklifini kabul etmiştim.

Yani kesinlikle doktorun tavsiyesiyle bir alakası yoktu. Belki birazcık olabilirdi.

Benim evimin önüne tekrar geldiğimizde bana iyi geceler dileyerek kendi evinin yolunu tuttu.

Yani ben öyle düşünüyordum. Bu saatte evine giderdi herhalde.

Garip bir akşam geçirmiştim ikimizde sessizdi ama zamanla alışırdıl sanırım. Yoora'ya bunu söylemek için can atıyordum.

Resmen kendi dedikodumu yapıyordum. Buna da dedikodu denirse...

Ertesi sabah
Saat 08.20

Bir kaç defadır kapattığım alarmı fark edip yerimde doğruldum saat kaçtı?

Sadece 10 dakikam kalmıştı. Işık hızında yataktan kalktım ve hazırlandım. Tabi ki kahvaltıya vaktim yoktu.

Bugün CEO ofisini ben  temizleyecektim . Bu çok çetrefilli bir iş olduğu için sırayla yapıyorduk. Çünkü Yoongi bey(!) her yapılanı eleştiriyor. Birde geç kalırsam fazladan azar işitmek istemiyordum.

Temizlik odasına bile uğramadan depodan malzemeleri alarak direkt Yoongi'nin ofisine geçtim ama anlaşılan geç kalmıştım.

Aslında ben geç kalmamıştım o erken gelmişti. Benim hala 1 dakikam vardı. Tabi ona bunu anlatmaya çalışsam 15 dakikam giderdi.

"Bay Min bugün ofisinizi ben temizleyecektim."

"O halde neden geç kaldın? Geç kalınmasından nefret ettiğimi biliyorsun!"

Sonlara doğru sesini yükseltmişti . Her zaman yaptığı gibi anlaşılan insanlara sözünü böyle geçiriyordu. Ama bunlar ben de işe yaramazdı. Ben herkes değildim. (Egooo)

O hala koluna saatini takmaya çalışırken onu izliyordum. Daha çalışmaya başlamadığım için sinir olduğu belliydi. Beni bu duruma düşüren oydu.

"Hala bekliyor musun sen? Beni dikizleyeceğine işinin başına dön!"

Sanki ben ona çok meraklıydım.

"Çıkmanızı bekliyordum. Biri olunca genelde işime odaklanamıyorum."

Sanırım iyi toparlamıştım. Onun sahte  sevgilisi olucaksam onunla iyi geçinmeliydim. Ee ne demişler dostunu yakın tut düşmanını daha yakın!

Kafasını onaylayacak şekilde salladı ve kapıyı açarak arkasını döndü.

Tabii hayat beni huzurlu bırakır mı belki şuan olabilecek kötü şeylerin başında geliyordu.

Karnım guruldamıştı ama öyle böyle değildi şuan yerin dibine girmek istiyordum.

Artık ne kadar ses çıktıysa Yoongi kapıya tekrar yaklaşarak şaşkınca
bana bakıyordu.

Ben rezillikten çıkayım derken rezilliğin dibini vuruyordum. Hem neden Yoongi'nin karşısında oluyordu tüm bunlar hiçbir fikrim yoktu.

"Anlaşılan kahvaltı bile yapmamışsın. Dün gece ne yaptıysan sabah  kalkamadığın belli."

Pis pis sırıtıyordu. Neyi kastettiğinin gayet farkındayım ancak onunla iyi geçinmeliydim. Yüzümü ondan tarafa dönerek salakça bir gülümseme sundum.

"Ben de daha kahvaltı yapmadım. Bana katıl."

"Hayır, buna hiç gerek yok"

"Sana bir teklif sunmadım ha?! Bana katıl dedim."

Her yerde görebileceğiniz egoist bir şirket yöneticisi vardı karşımda. Zenginlerden birisi bari anlayışlı olsaydı. Onlar emir vererek buralara geldiklerini belli ediyorlardı.

Kafamı hafifçe sallayarak onu takip etmeye başladım. Hem işime de gelirdi para ondan çıkıyordu nasılsa.

Bir kafeye gelip oturduğumuzda yanına garsonu çağırarak bir şeyler sipariş etmişti. Tabi Bana fikrimi soran mı vardı?

Yemekler geldiğinde onun aksine kıtlıktan çıkmış gibi yiyordum. Doğal olarakta ondan önce bitirmiş ve etrafta göz gezdirmeye başlamıştım.
Ona baktığımda telefonuna bakıyordu.

Aklıma gelen şeyle gülme isteğimi bastıramamış ve sesli şekilde gülmüştüm. Bana ne var? Dercesine bakışlar attığında susarak önüme döndüm.

Şuan resmen sahte sevgilimle randevudaymış gibi hissediyordum. Ya Tae tabi ya şuan onu aldatmış sayılmazsın değil mi? Daha ilk günden böyle bir şey anlamazdı herhalde. Bizi görmemişti ki ne saçmaladığım hakkında en ufak fikrim yoktu.

Ona her şeyi anlatsam nasıl bir tepki vereceğini bilmediğim için biraz zaman geçince söyleyecektim. Duyarsa her şey batabilirdi. Aslında bir hafta fazlasıyla kısa bir süre idi benim için.

Karşımdaki adamın daha kolay biri olmasını dilerdim. Belki bir konu açsam? Şuan sırası değildi. Kaşları çatık bir şekilde telefonuna bakmaya devam ediyordu.

Ben de ne yılan çıktım ha? İki ilişki birden yürütüyor. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda kıkırdamamı durduramamıştım.

Gözleri beni bulduğunda ben alt dudağımı dişliyordum. Yüzümü bir süre inceledikten sonra bakışları ısırdığım dudaklarıma kaydı.

Hemen dudağımı dişlemeyi bırakarak
Kafamı yan tarafıma çevirdim. Çevirmemle çenemde hissettiğim baskı kafamı tekrar ona çevirmişti.

Tek fark şuan bana daha yakındı...

Selam Minnoşlarım,
Bu konuşmayı çok seviyorum ❤️
İşlere biraz aksiyon katmayı ve Tae Beyi işin içine sokmayı düşünüyorum.

Ben aklıma geldikçe yazıyorum hikaye nereye gidecek hiçbir fikrim yok.

*Öpüldünüz💋*

Yorum isterim ama ben😉



Menacing Game ✓Where stories live. Discover now