〰️11.〰️

144 39 5
                                    

  Sabah kalktığımda kafamda oluşan ağrıyla kendimi tekrar yere attım.

Yatağa düşmeyi beklemiştim. Ama sert bir şekilde kafamı kumlu zemine çarpmıştım.

Anlaşılan evde değilde sahilde uyumuştum. DÜN! JUNGKOOK!

Kafam giderek daha çok ağrıyordu. Dün kendimi biraz kaybetmiştim sanırım.

Ben burdaysam Jungkook neredeydi? Beni buraya atıp eve gitmiş olamazdı herhalde!?

Düne dair hiçbir şey hatırlamasamda içimi iyi dökmüştüm. Belki Jungkook benden bir miktar bıkmış olabilirdi. Bu yüzden beni atıp kaçmış da olabilirdi.

Güçlükle ayağa kalkıp üzerimdeki ve saçımdaki kumları silkelemeye başladım.

"Hana!!"

Noluyordu? Şimdi de yoktan sesler mi duyuyordum. Beyaz ışık beni mi çağırıyordu?

Kafamı kaldırarak etrafıma bakındım. Gördüğüm yüz beni mutlu etmeye yetişti.

"Yah! Niye gidiyorsun, beni bırakıp kaçtığını düşünmeye başlamıştım."

"Deminden beri salak salak bakınıyorsun beyaz ışığın seni çağırdığını falan mı düşündün yoksa?"

Kesinlikle aklımı okumuştu...

"Yok canım daha neler beyaz ışıkmış..."

"Sen kızdın mı bakayım. Seni neşelendirecek şeyi biliyorum."

Elimden tutarak denize zıt yönde ilerlemeye başladı. Bende arkasından sürükleniyordum. Şu an çok açtım ama Jungkook'un yemek aldığına emindim.

Beni çok iyi tanıyordu.

Benimle birlikte bir kafeye girdi. Bir masaya doğru ilerliyorduk ama masanın üzerinde hazır yiyecekler vardı. Anlaşılan burası başkasına aitti.

Jungkook sanki hiçbir şey yokmuş gibi masaya oturduğunda bir yemeklere bir de ona bakıyordum.

Anlamadığımı görmüş olacak ki açıklama yapmaya başlamıştı.

"Uyandığında beni görememenin sebebi buydu. Sen uyanmadan sipariş verdim çok beklemeyelim diye."

Bu açıklama bana yeterli geldiğinde bende Jungkook'un karşısına oturdum.

"Jungkook iyi tamam da sabah sabah tteokbokki mi yenir?"

"Ben her zaman yerim daha önce hiç yemedin mi?"

"Tabi ki yedim ama baharatlı sonuçta..."

"Ye, bir şey olmaz. Aç ağzını Aaaa..."

Jungkook çubukların arasına sıkıştırdığı pirinç kekini bana doğru uzatıyordu. O küçük bir çocuk olabilirdi ama ben kesinlikle böyle davranışlarda bulunmazdım.

Uzattığı tteokbokki'yi kendi çubuklarımla aldım ve onun ağzına gönderdim.

Suratını buruşturarak bana bakıyordu. Aynı zamanda yavaşça ağzındakileri çiğniyordu. Bu hali çok tatlıydı.

Aklıma gelen şeyle çantamı aradım. YOKTU!

"Kookie çantam nerede?"

"Bilmem. Dün kafeye getirmedin sanırım."

Şirkette mi kalmıştı yani? Telefonuma ihtiyacım vardı.

Hemen ayağa kalkarak kafeden dışarı çıktım.

Büyük ihtimalle saat dokuza geliyordu. Benim dokuzdan önce orada olmam lazımdı.

Menacing Game ✓Where stories live. Discover now