4○

12.8K 308 18
                                    


-

Serhat ne yapmak istediğimi anlamış gibi önüme geçince, Sergen kolunu tutup ona baktı. Serhat kolunu yavaşça çekip karşısında durduğunda biz de bir kaç adım gerisinde onları izliyorduk.

Serhat "Ne işin var burada?" diye soluduğunda Galip, bizi süzüp "Alışveriş yapacağım, sizinle." dedi gülerek.

Serhat anlamadığını belli ederken "İstediğin her nesye sana vermeyeceğim." diye sinirle konuşunca Galip "Eğer vermezsen üzülecekesiniz."dedi.

Serhat yakasını tutup sinirle yüzüne bakınca adamları silahlarına uzandı. Yakasını bırakmadan "Rahat bırak yoksa üzülen sen olacaksın." dedi. Yanına gidip kolunu indirdiğimde bana bir saniye bakıp tekrar onun yüzüne bakmaya başladı.

Kısık gözleriyle bize bakan Galip "Anlaşacağımız zamanı bekliyorum. Ama fazla geç kalma. Hatanızı görmediğiniz için af dilemeniz gerekirken yaptığınız şeye bakın." dedikten sonra arkasını dönüp arabasına bindi ve hareket eden arabayla otoparktan ayrıldılar.

Kahverengi saçlarının dipleri beyazlamıştı, göbekliydi, küçük yuvarlak gözlükleri vardı. Takım elbisesinin altına renkli kumaşlardan yapılmış parçaları bağlıyordu. Tanımasak kendi halinde bir iş adamı olduğunu düşünecektik.

Serhat'ın yanına gittiğimizde Kutay kaşlarını hafifçe çatıp "Neyden bahsediyor? Oyun istiyor demiştin." dedi. Serhat bir şey söylemeden arabaya bindiğinde peşinden hızla bindik.

Arabayı çalıştırdığında Sergen düşünceli bir şekilde "Bilmediğimiz bir şeyler olmalı." dedikten sonra Serhat onu kesip "Bana attığı mesajda, bir dosya istiyordu. Bir mekana girip gizlice almamızı gerekiyormuş." deyince ona dönüp sakince "Pişkinlik gibi görünüyor ama bu işin içinde bir iş var. Bu basit bir ayrıntı mı? Neden söylemedin?" dediğimde kısa bir süre bana baktıktan sonra önüne döndü. Direksiyonu sinirle kavramıştı.

Kısa süren sessizliği Kutay "Başka bir şey söyledi mi?" diyerek bozduğunda kafasını iki yana sallayıp "Az önceki gibi özür dilememiz gerektiğini söyledi." dedi.

"Saçmalıyormuş gibi gelmiyor bana ama..." dedikten sonra durdum söyleyecek bir şeyim yoktu.

Sergen telefonuyla uğraşırken "Mekanına gidebiliriz. Davete gittikten sonra veya yarın gider konuşmaya çalışırız." dediğinde Kutay ona dönüp "Mekanını biliyor musun?" diye sordu.

"Elbette. Gizli bir mekan, işletilen bir kumar yeri falan bekliyordum ama değil."dedikten sonra bunları nereden öğrendiğini anlamamıştım.

Kutay da merakla "Nasıl yaptın?" dediğinde Serhata bakıp içinde olduğumuz durumdan dolayı gergince gülümsedi. "Yakasına boşuna yapışmadı."dediğinde Sergen onun kolunu tuttuğunda takip cihazını vermiş olmalıydı. Onlara bakıp yavaşça alkışlarken eve gelmiştik.

Dışarıda yemek yemediğimiz için evde bir şeyler atıştırdıktan sonra hazırlanmaya gidecektik. Kutay hızla ağzına bir şeyler atıp telefonunu ve anahtarını alıp "Kaçıyorum." diyerek evden çıktı. Arkasından biz de masayı toplayıp içeri geçtik.

-

Aynada kıyafetimi düzeltirken Sergen odaya girip gülümseyerek "Güzel, hatta çok güzel." dedikten sonra beni etrafımda döndürdü. "Analar neler doğuruyor?" Dolaylı yoldan annemizi ve kendini de övüyor gibiydi. Arkasını dönüp hazırlanmaya gitti.

Küpelerimi takıp kolyemi elime aldığım sırada yavaşça kapı çalındığında arkamı dönüp içeri giren Serhat'a baktım. "Ceketten dolayı takamadım." dedi.

Elindeki ince zinciri bana uzatarak yanıma yaklaşınca gülüp zinciri elinden aldım. Ucunu açıp ona doğru yaklaştım, kollarımı boynunun etrafından sarınca görmek için yaklaşıp ensesine bakarken zinciri takıp kollarımı yakasına getirdim. Yakalarını kaldırıp zinciri altına getirdikten sonra tekrar indirip düzeltmek için bir iki dokunuş yaptım.

ARKADAŞ +18Where stories live. Discover now