Sergen lavabodan çıktığında iki adım geri gidip Serhat'a bakarak "Mükemmel." dedim. Ne zaman bu kadar yakışıklı olmuştu bu herif?

İkisi yan yana geçip aynı anda göz kırpınca bir elimi belime koyup diğerini kırarak önüme getirip hafifçe eğildim. Birlikte aşağı indik.

-

Arabadan inip ikisinin koluna girdim. İçeri girerken Sergen "Bir defa konsere gitmiştik, gününü karıştırıp bizi zorla götürmüştün ve geldiğmizde başkasının konseri vardı, bir de..." dedikten sonra durduğunda, ben saçmalığıma sırıtıyorken Serhat gülerek cümlesini tamamladı. "Kutayın üstüne kusmuştun." Sergen'i kastediyordu.

"Çok dans ettirmişti beni. Başım dönmüştü. Kendi düşen ağlamaz."

Biz içeri girdiğimizde gülüşürken Sergen bize sinirle baktıktan sonra yanından geçen garsonun tepsisinden bir bardağa uzanıp "Eğlenin biraz." dedi ve uzaklaştı. Biz onunla gayet eğleniyorduk zaten.

Ailemiz için ayrılan yerlere oturup oradaki ortakları selamladık. Serhat'ın kulağına doğru yaklaştığımda hafifçe irkilip bana doğru yaklaştı. "Yeşil elbiseli kadının gözleri sende." diyerek hafifçe güldüğümde kafasını eğip o da güldü.

Bazen birbirimize yaklaşıp sessizce konuşuyor bazen de insanların nazik sorularını yanıtlıyorduk.

Bir kadın bize bakarak "Hiç bilmiyorduk iki ailenin varislerinin sevgili olduğunu." dediğinde ikimiz de gülüp açıklayacakken Birkan'ı karşımızda görünce durduk. Bize doğru yaklaştığında ayağa kalkıp sarıldım onunla. Serhat hâlâ otururken bana baktıktan sonra ayağa kalkıp elini sıktı.

Ben tekrar oturacakken kısık sesle çalan dans şarkısıyla beni kaldırmak isteyen Birkan belimden tuttu. Ona, hareketlerini anlamsız bulduğumu düşünerek bir bakış attığımda "Dans edebilir miyiz hanımefendi? "diye sordu gülerek.

O sırada Serhat sandalyesini geri iterek beni bileğimden tutup ondan ayırdı. Yeşil elbiseli kadın hemen "Sevgilisi ile dans etmek istiyorlar herhalde oğlum." dediğinde düzeltemediğimiz yanlış anlaşılma aklıma geldi. Ayrıca Birkan ortaklarımızdan birinin oğluydu. Her gün bir yeni bilgi.

Bu sırada Serhat beni yavaşça çekmeye başlayınca neden böyle tepkiler verdiğini anlayamıyordum. Durup iki elini belime rahatça koyunca ben de boynuna doladım kollarımı.

Hafifçe sallanırken "Birkan'ı tanıyor musun?" dedim. Dudağını büküp "Hayır ama ondan uzak durman gerektiğini düşünüyorum." dedi huysuzca.

"Yeni tanıştık." dediğim sırada Sergen dans eden bir kaç kişinin arasından hızla geçerek yanımıza gelince ellerimi alıp kendi boynuna koyarak karşısına bakıp "Dans edeceğiz." dediğinde kime söylediğine baktım. Birkan.

Ne dertleri vardı bunların? Serhat omzuna yavaşça vurup gülümsedi ve uzaklaştı. Müzik bittiğinde Sergen ile birlikte masaya döndük.

-

Sergen'den;

Onlardan uzaklaştığımda kız arkadaşımın yanına gittim. Adı Serra. Bir süre sonra dans eden bizimkileri görünce gülüp Serra'yı dansa kaldıracaktım ama Birkan'ı onlara doğru gelirken görünce "Affedersin." diyerek hızla yanlarına gidip dans etmeye başladım Çağrı'yla.

Daha sonrasında birlikte masaya döndüğümüzde Serhat oradaki insanlarla konuşuyordu. Değişmişti Serhat. Onun yanına oturduğumda Çağrı "Lavaboya gidiyorum."diyerek yanımızdan ayrıldı.

Serraya baktığımda yalnız kaldığı için sinirliydi. Tekrar önüme döndüm ve Serhat'a eğilip "Değişmiş mi buralar?" dedim.

Kafasını olumlu anlamda sallayıp "Havalar soğumuş." diyerek ellerini birbirine sürttü.

Ona bakmadan "Sen de değişmişsin." dedim. Hepimize olmasa bile aramızdan bazı kişilere ya da bir kişiye olan bakışları gözle görülür şekilde değişmişti.

Diğer insanlar da aralarında sohbet ediyorlardı. Çağrı gelince Serhat'a baktım kontrol eder gibi. O da düz bir ifadeyle bana bakıyordu.

Birkan gelip Çağrının yanına oturunca ise ikimiz aynı anda ona baktık. Ama benim gözüm aynı anda Serhat'ı da izliyordu. Bakmayı bıraktığında ben de önüme döndüm. Yemeklerimizi yedikten sonra "Ah, Galip bey de geldi." diyen kadına baktıktan birbirimize baktık.

Benim sağımdaki boşluğa oturup herkesle merhabalaştı. Daha sonra bize dönüp "Nasılsınız gençler?" dedi.

Biz şaşkın bakışlarımızı sildiğimizde
"İyiydik, siz?" diye sordu Çağrı. Sinirliydi.

"Teşekkürler." derken masanın altından avcundaki cihazı uzattı. Ona yerleştiğimiz dinleme cihazıydı bu. Bozuntuya vermemeye çalışıp sırıtarak "Ne gerek var hediyemiz olsun." dedim bize baksalar da kısık sesimi duyamayacakları için. Güldükten sonra cebine koyup önüne döndü.

-

Çağrı'dan;

Sergen ve Galip kısa bir süre konuşmuşlardı. Duyamamıştık. Bir süre sonra masadan kalkan Galip'in peşinden gittiler.

Parmaklarımla oynuyorken yanıma oturan kişiye kafamı çevirdim. Galip. Bizimkiler onun peşinden gitmişlerdi ama şimdi ortalıkta görünmüyorlardı. Şaşırarak ona baktığımda yine gülüp "Bu gün bana bir yere kadar eşlik eder misin?" dedi. Sergen ve Serhat hala gelmeyince "Fazla düşünme genç. Cesaret edemiyorsan hiç düşünme." diyerek ayağa kalktı.

Hızla ayağa kalkıp herkesle vedalaştım. Galip denen adamın peşinden dışarı çıktığımda birlikte arabaya bindik. Tereddüt etmiştim ama bir defa dediği gibi, onaylamıştım.

Bir binanın önünde durduğumuzda Sergen'in bahsettiği yerin burası olduğunu düşündüm.

Arabadan inip içeri girdiğimizde telefonumu kontrol ettim. Yan gözle baksa da bir şey söylemedi. Bir kaç cevapsız arama vardı ve şimdi de arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürdüm."Serhat."

"Çağrı nerdesin?" diye sordu endişeli ve yüksek sesle. Arabaya biniyor olmalıydılar. "Sorun yok. Sergen'in bulduğu yerdeyim büyük ihtimalle." dedim.

Galip bana bakıp kafasını iki yana saladı ve önüne döndü. "Tamam. Sakin ol geliyoruz." dedi sakin olması gereken benmişim gibi, bağırarak.

Telefonu kapattıktan sonra kilitli dolapları açarken oturmamı işaret etti. Bir kaç dosyayı karıştırdıktan sonra karşıma oturup bir dosyayı bana doğru uzattı.

"Reşat Temeler." dedi. Dosyanın içinde adını söylediği kişiyle alakalı bilgiler vardı hızla gözden geçirdiğim sırada amacını anlamak için kafamı kaldırıp "Yani?" dedim sorgularca.

"Bir kaç velet yüzünden, yerine hapis yattığım adam bu." dedi bana bakmadan öfkeli ses tonuyla. Ona inanmıyordum.

Gürültüyle kapı açıldı. Kutay Serhat ve Sergen'in koluna korumalar girmişti. Üçünün yüzünde de kanlar vardı.

Onlara doğru gidecekken tetiğin çekilme sesi ile duraksadığımda "Dön!" dedi sakin ama tehditkar bir sesle.

-

Bitti bölümümüz.
Okuduğunuz için teşekkürler. Bu resmiyet şaka ? Şaka.

Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oy atmayı unutmayınn.

ARKADAŞ +18Where stories live. Discover now