"Evine hoşgeldin."
Kulaklarımda çınlayan son şey buydu. Ertesi gün uyandığımda, tüylerimdeki pisliklerin temizlenmiş olduğunu gördüm.
Ayrıca yaralarım sarılmıştı ve önceki kadar çok canım yanmıyordu.
Hafifçe kalktım, 4 ayağımın üzerinde evi dolanıp Jaemin'in nerede olduğunu bulmaya çalıştım.
"Miyav?" Neredesin?
"Buradayım Injunie, sana süt ısıtıyordum. Gel." Sesinin geldiği yere doğru ilerledim ve mutfağa girdim.
Önce sandalyeye zıpladım, sonra masanın üzerine çıktım. Ayaklarım iyiydi.
"Miyav~~" Sütü çok severim demekti bu.
"Sütü seviyorsun değil mi? Al bakalım." Jaemin, başımı ve sırtımı okşadıktan sonra sütü önüme koydu.
Ona aldırmadan, ki hala kırgındım, sütümü içtim. Çok lezzetliydi.
Sütüm bittikten sonra Jaemin beni kucağına aldı, hiçbir şey yapmadan direk içeriye geçip koltuğa oturdu. Beni de karşısına oturttu.
"Şimdi sana sorduklarıma cevap ver olur mu?"
Patimi yaladım, bu ne soracaksın demenin umursamazca bir yoluydu.
"Eğer beni anlıyorsan elime dokun." Elini ikimizin arasına koyarken sordu.
Ona baktım, ne yapmam gerektiği konusunda emin değildim.
Onu anladığımı göstermeli miydim?
