23) Yeni Arkadaşlıklar

72.7K 1.6K 10
                                    

   Merdivenlere doğru yürürken kafam deniz mahsulleriyle yapılmış bir makarna kadar ağır ve bulanıktı. Düşüncelerimi durduramıyordum, fikirlerim yeterince sessiz kalmışlardı zaten.

   "Bu da neydi şimdi?" Kuzenim merdivenin tırabzanlarına yaslanmış beni bekliyordu. "Herşey yolunda mı? Neler konuştunuz?"

   "Söyledikleri doğru mu? Ailelerimizle olan kısmı özellikle?"

   "Öyle. Doğru söylüyor. Araştırdım, bize anlattıkları gibi bir gelenek hiç olmamış."

   "Hah." Burnum sızlıyordu, hep aile geleneklerine, onları kuranlara kızmıştım. Bunca zaman yaşadığım bütün bunların sorumlusu anne ve babamdı. Beni bir başıma bırakıp gitmek de kendi fikirleriydi.

   "Hey, iyi misin?"

   "Sakın Hunter, sakın umurundaymışım gibi davranma."

   "Elbette umurumdasın Angie, neler yaşadığını biliyorum, aynı yollardan ben de geçtim."

   "Neden daha önce beni bulmaya gelmedin?"

   "Çünkü gayet iyi idare ediyordun. Bütün bunlara bulaşmana gerek yoktu ki hala yok. İstersen seni evine götürebilirim. Sen nasıl istersen..." Bunu seçmeyeceğimi biliyordu, gözlerim açıldıktan, bana söylenen bütün yalanları aydınlatıp varlığından bile haberdar olmadığım gerçekleri gözümün önüne serdikten sonra, geri dönüşüm olmadığını biliyordu.

   "Telefona ihtiyacım var, arkadaşıma burada kalacağımı haber vermeliyim."

   Eski tip tuşlu cep telefonunu uzattı ama gitmedi, kiminle ne konuşacağımı merak ediyor    olmalıydı yine de bu kibar bir davranış değildi. Bana güvenmiyor muydu?

   "Alo?"

   "Todd? Benim, Angie."

   "Tanrı aşkına, iyi misin? Neredesin?" Sesi titriyordu, onu bu kadar korkuttuğum için kendimden nefret ettim. Üzmem gereken son kişilerden biri de oydu.

   "İyiyim, onu buldum. Otelden hemen ayrılmak zorunda kaldık. Sanırım kavga çıkmıştı, bir sürü gürültü vardı. Sonra bir arkadaşının evine geldik, sohbete dalmışız sana haber vermeyi unuttum. Çok üzgünüm." Derin bir nefes aldı.

   "Şimdi neredesin?"

   "Adresi tam olarak bilmiyorum. Ama sorun değil Todd, beni düşünme. Ablandan benim için özür dile olur mu? Doğru düzgün vedalaşamadım bile."

   "Ne demek vedalaşamadım? Geri dönmüyor musun? Angie, polislere haber verdik. Senin otelde olduğun sırada bir sürü insan öldürülmüş. Onlardan biri olmandan o kadar korktum ki. Bunu yaşamaktan bıktım tamam mı? Lütfen buraya dön. Senin için endişeleniyorum." Yutkundum, merdivenlere oturup tırabzanlara yaslandım. Todd'un önerisi çok uzaktı ama düşüncesi bile iyi hissettirmişti. Onunla birlikte ablasının evine dönebilirdim, eğlencelilerdi. Sohbetlerinden bir şey anlamasam ve bahsettikleri kişileri tanımasam da yanlarında olmak iyi gelmişti. Sonra eve dönebilirdik. Marlo'ya ektiği sardunyalar için teşekkür etmiş miydim? Marie'yi balolardan birine götürmek istiyordum. Ve küçük Leila da vardı. "Angie, orada mısın? En azından gelip seni görmeme izin ver. Eşyaların buradalar, onlara getiririm." Burnumu çekip boğazımı temizledim.

   "Adresi söylemesi için telefonu Hunter'a veriyorum. Eşyaları getirebilirsin." Hunter ardına kadar açılmış gözlerle bana bakıyor, büyük ihtimalle de içinden küfrediyordu. Sadece onun duyabileceği bir sesle "Todd, muhasebecim." Dedim.

   "Selam Todd, ben Hunter. Adresi söylüyorum, yazabilir misin?" Beni öldüreceğini söyleyen gözlerle bakarken ruhsuz bir sesle Todd'a adresi aktardı. Sabaha fazla kalmamıştı ve kahvaltıdan önce burada olacağını söylemişti Hunter'a. Ondan sakladığım sırlar o kadar fazlaydı ki, açıklayabileceğim sınırı çoktan geçmişti. Telefonu kapatıp cebine koyarken burnundan soluyordu. "Buranın gizli bir yer olduğunu biliyorsun değil mi?"

ANGIEWhere stories live. Discover now