33) Değişim

72.6K 1.6K 20
                                    

   "Başka yolu yok mu?"

   "Bu en iyisi, söz veriyorum. Canın acımayacak."

   "Burası bir kovan mı Damian? Bu kadar insan burada ne yapıyor? Sen ne yapıyorsun?" Başını iki yana salladı kollarını bacaklarına dayarken.

   "Sıradan bir kovan değil. Onların en büyüğü, merkezi... Ve Jezebel tarafından yönetiliyor. Onun yerini almam bekleniyor, o zaman çok güçlü olacağız. Aramızda kimlerin olduğunu söylesem inanamazsın. Devlet adamları, zenginler ve ünlü kişiler. Çok salaktım Angie, dünya çok küçük bir kısmını göstermiş bize. Şimdi geçmişe bakınca birer böcek gibiymişiz..."

   "Kendine öyle söyleme."

   "Ama öyle... Bir fark yaratabilirim sanıyordum. İnsanları kurtarabilirim sanıyordum ama onların kurtarılmaya ihtiyacı yok. Benim bildiklerimi öğrenince sen de aynen böyle düşüneceksin. Asıl parazit onlar, biliyor muydun? Dünyayı asıl mahveden onlar ve şimdi görebiliyorum."

   "O yüzden yenmeyi hak ediyorlar öyle mi? Küçük çocuklar ve masum insanlar Damian. Sen de onlardan biriydin, unutuyor musun? Evine saldırdıklarında küçücük bir çocuktun. Gerçekten böyle düşünüyor olamazsın! Sana ne yaptılar böyle?"

   "Çok daha iyiyim, uyandığında anlayacaksın."

   "Anlamak istemiyorum." Uzanıp eskiden yaptığı gibi yüzümü ellerinin arasında tuttu. Bir şeyi gerçekten anlamamı istediğinde hep böyle yapıyordu.

   "Ölmek kolay kısmı, asıl geri gelmek zor. Bunu gerçekten istemen gerekiyor, bir nedeninin olması... Benim nedenim sendin. Seni bırakamazdım." Tuttuğum nefesimi bırakırken burnum sızlıyordu, ellerinin arasında çaresizdim. "Kim şeytanların kötü ve insanların iyi olduğuna karar verdi? İnsanlar... Hikâyenin bu tarafını hiç dinlemedik. Bizim konumumuzda birinin, sizin deyiminizle çoban olabilmek için ne gerekiyor biliyor musun? Bedenin önceki sahibinin savaşçı olması... O odada gördüğün herkes uyanmadan önce savaşçılardı. Aynı benim gibi, aynı senin gibi..." Omuzlarını ittim ama yerinden kıpırdamadı. "Ölümün bir sürü yolu var ama sadece bir tanesi seni hem öldürebilir hem de hayatta tutar. Bu da onlardan biri sadece..." Elimi omzundan kaydırıp göğsüne koydum, kalbi gerçekten de atıyordu. İstediğim her şey işte burada tam karşımdaydı, uğruna savaştığım ve acı çektiğim herşey... Ve bana ölene kadar birlikte olmayı teklif ediyordu. Tek problem, ahlaksız bir teklif olmasıydı...

   "Sadece sıradan insanlar canavarlara dönüşüyorlar. Basit ruhlar." Diye ekledi.

   "Ne yani, ruhumu şeytan mı ele geçirecek?" Güldü.

   "Hayır, şeytan gerçek ruhunu ortaya çıkaracak. Seni uyandıracak, basit hayvan bedeninden çok daha fazlası olacaksın. İnsan bilinmeyen ve güçlü olandan korkar değil mi? Kötü şeylerin suçunu atabileceği bir şey ister. Buna da şeytan dediler işte... Şeytan kırmızı, çirkin, kuyruklu bir yaratık değil. O aynen bize benziyor." Ne diyeceğimi bilmediğim zamanlarda yaptığımı yaptım ve en dramatik anımızda bile aklıma gelen en saçma şeyi söyledim.

   "Sana benziyorsa baya yakışıklı demektir." Onun da gözleri dolmuştu, gülünce yaşlardan biri yanağına doğru aktı.

   "Hala o kadar güçlüsün ki."

   Gülümsedim. "Annenin yaşadığını biliyor muydun?"

   "Şüphelerim vardı. Emin değildim."

   "O yüzden mi arıyordun onları? Kovan konusunda bu yüzden mi heyecanlanmıştın? Günlüğünü buldum. Venüs..."

   "Venüs'ü buldun mu gerçekten? Nerede olduğunu söyler misin?"

ANGIEWhere stories live. Discover now