Bölüm 14

368 43 60
                                    

.
.
.
"Sessiz ol." diye fısıldadı Jin arkasından gelene. Saat geç olmuştu, büyük bir ihtimal Jungkook uyuyordu.

Taehyung'un hislerine yardımcı olan konulardan biriydi Jin'le Jungkook'un aynı evde kaldığını öğrendiği zaman hissettiği kıskançlık. Şu an oldukları durum ise eski halini hatırlayıp fazla ergence davrandığını kabul etmesini sağlıyordu.

Jin'in dediği gibi sessizce ilerliyordu evin salonuna doğru ama ağrıları onu zorluyordu. Nefes alırken bile zorlayan karın ağrısı vardı. O lanet herif bir daha karşısına çıkarsa onu kısırlaştıracağına dair kendine söz vermişti.

Sonunda ikili salona vardığında Jin, odanın ışığını açtı ve Taehyung'u kolundan tutarak koltuğa oturttu. Onu orada bırakarak pansuman çantasını almak için banyoya gitti.

Taehyung ağrılar içinde koltukta otururken yaklaşık yarım saat öncesinde yaşadıkları aklına tekrar düştüğünde, tekrar gülümsedi. Seokjin'i öpmek çok güzeldi, Seokjin ise daha güzeldi. Belki de kendisinden bile yakışıklıydı. Kendisinden daha yakışıklı birini sevdiği için kendiyle gurur duyuyordu.

"Öyle rahat mısın? İstersen bacaklarını uzat, karın ağrın azalır belki." Taehyung, odaya girer girmez kendisini düşünen Seokjin'le bir kez daha gurur duydu kendisiyle. 'Sen yanımdasın ya, kalbimi söküp atsalar hissetmem ağrısını.' gibi bir cümle bırakmak istedi odaya ama romantikliğin şu an için gereksiz olduğunu düşündü, canı cidden acıyordu.

Ayrıca, kendine pansuman yapan Seokjin mi? Taehyung başka ne isteyebilirdi ki bir zamanlar varlığına inanmadığı Tanrı' dan? Seokjin'in yeryüzüne gönderilmiş bir melek olduğuna ikna olana dek inanmıyordu Tanrı'ya.

Taehyung bacaklarını uzattığı için onun karşısına bir sandalye çekti Seokjin. Koltuğun yanında duran sehpayı da yanı başına çekip pansuman çantasını üstüne bıraktı. Taehyung' la göz göze gelmemek için çaba gösteriyordu, titreyen ellerinin titremesini durdurmak için de. Elleri Taehyung'un sweatinin eteklerini bulup yavaşça sıyırdı göbeğin üzerinden. Karındaki morluktan önce hafifçe görülen karın kası çizgileri gözüne çarptı, sessizce kıkırdı.

"Ne, ne oldu?" diye sordu Taehyung, Seokjin'in hoş kıkırtısı kulağına dolduğunda.

"Hiç.. Sadece, göbeğin tatlıymış."

Taehyung başını biraz eğip silinmek üzere duran karın kası çizgilerine baktığında bir yandan gülerken oflayarak başını koltuğun kenarına bıraktı. Utanmış mıydı o? Bu nadir bir şeydi.

Seokjin'in gülümseyen yüzü morluğu görünce soldu. Artık Taehyung'un çektiği acıdan daha fazlasını taşıyordu bedeninde. Gördüğü andan itibaren morluğu, oraya parmak ucuyla dokunmaktan bile çekiniyordu. Tentürdiyot damlattığı pamuğu morluğun üzerinde gezdirdi. Taehyung'un hafif sızlanmalarını duyuyordu.

"Eğer acıyorsa kendini sıkma, bağırabilir ya da inleyebilirsin. Jungkook'un uykusu senden önemli değil ya?"

Jin söylenirken bile diğerine bakmıyordu. Önemsiz bir şey söylemiş gibi umursamaz davranıyordu ancak deli gibi istiyordu diğerinin ona itaat etmesini. Taehyung ise gülümsedi, kare olanından.
Seokjin'in, utanmaz davranışlarından sonra utanması hoşuna gidiyordu. Onun dediğini yaptı ve kısık da olsa inlemelerini saklamadı. Seokjin ise morluğa merhem sürüp sargı beziyle kapattı. Pansuman yapmaktan zerre anlamıyordu. Genellikle evde pansuman yapan Jungkook olurdu, lisede eğitimini almıştı.

Seokjin sabah olduğunda hastaneye gideceklerini düşünüp çok umursamadı beceriksizliğini. Taehyung'un göbeğiyle işi bittiğinde eline ıslak mendil aldı. Ağzının kenarındaki yaradan akan kan çenesine kadar ulaşmış ve kanamıştı, bunu arabadayken de fark etmişti. Öpüşürken bile birkaç kez azıcık da olsa kan tadını almıştı, bundan şikayetçi değildi.

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin