Bölüm 1

1.2K 83 29
                                    

.
.
.
Yine öğlen saatlerinde uyanmıştı. Sırf odası karanlık olsun diye odanın perdelerini hiçbir zaman açmazdı. Sanki odanın kasvetli olmasını istermiş gibi odadaki eşyaların tümünü olabilecek en koyu renkte kullanmaya özen göstermişti.

Daha fazla uyumak istiyordu ancak aç karnı buna izin vermiyordu. Üşengeç tavırlarla ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Yatağın yanındaki komidine ilişti gözleri. Komidinin üstündeki telefonunu eline alıp saati kontrol etti. Telefonu tekrar yerine koydu. Zaten dağılmış saçlarına ellerini götürüp daha fazla dağıtmaya başladı.

Sonunda yataktan ayrıldığında yine ruhsuz adımlarla mutfağa yöneldi. Tek başına oturduğu bu evde yemek yapmayı iyice öğrenmişti. Zaman öldürmek için bile dolaptaki bol malzemelerden çeşit çeşit tatlı yapıyordu kendisine.

Açtı ve şu an hünerlerini gösterme sırası değildi. Kendine hızlıca bir sandviç hazırladı, yanına da meyve suyu hazırlayıp balkonuna geçti. Koyu renkleri, siyahı seviyordu. Öyle ki kıyafetlerinde beyaza dair hiçbir iz yoktu. Evinin duvarları gri renkteydi. Bu eve ilk geldiğinden beri griydi. Kendini alıştırmıştı siyaha, griye. Şimdiyse rengi sadece sebze ve meyvelerde seviyordu.

Balkondaki pufuna iyice yerleşmiş, elindeki sandviçle beraber gökyüzünü izliyordu. Gökyüzü onun tek dayanağıydı, onun hayatını film gibi önüne seriyordu.

Gökyüzü onun için çok farklıydı, çok masumdu. Bu tertemiz gökkubbenin altında milyonlarca kirli insan yaşıyordu. Bunu haketmiyordu gökyüzü. Bunca kötülüğün varoluşunu yukarıdan izlemeyi haketmiyordu ona göre.

Düşüncelerini bölen aniden duyduğu yüksek ses oldu. Gök gürlüyordu. Yavaş yavaş kararıyordu bulutlar. Eskiden olsa korkar ve yorganın altına girip uykuya dalana kadar ağlardı. Şimdi ise anlamsız bakışlarla tepki gösteriyordu. Bir süre önce bırakmıştı korkmayı.

Yağmur da masumdu gökyüzü gibi. Anlaşılan bir yerlerde birileri günah işlemiş, tanrı onu temizlemek istemişti. Bu yüzden masum gökyüzünden masum yağmurlar yağmaya başlamıştı. O da masum olmak istiyordu.

Daha bitirmediği yemeğini mutfak tezgahının üstüne bıraktı. Ardından hole gelip askılıktan siyah mantosunu üstüne geçirdi. Evinin anahtarlarını cebine atıp evden çıktı.

Çıkmasıyla beraber ara sokaktan hızlı adımlarla geçti ama koşmuyordu. Etrafında şemsiyelerle dolaşan onca insanı görünce alayla gülümsedi. Evet kış mevsimindeydiler ama yağmur masumdu. Neden şamsiye açıyorlardı, anlamıyordu.

Evine yaklaşık on dakikalık uzaklıkta bulunan sahile gelmişti sonunda. Oradaki ıslanan banklardan birini cebinden çıkardığı peçeteyle kurulayıp oturdu. Oturduktan kısa süre sonra yağmur hzılanmaya başladı. İşte bu andan sonraki çıkan sesleri seviyordu.

Şiddetle yeryüzüne inen iri su damlaları denizle buluşuyordu ve o zaman oluşan ses, bu adama muhteşem ve eşsiz geliyordu, manzara da aynı şekilde hissettiriyordu. Denize düşen her su damlası mükemmel dalgalar bırakıyordu ardında.

O huzura ermiş bir şekilde gözlerini kapatıp sesi dinlerken yüzüne bir gölge düştüğünü farketti. Genç adam, gözlerini yavaşça açıp yüzüne düşen gölgenin nedenine anlamaya çalıştı.

Gözlerini açtığında kendi yaşlarında, oldukça iyi görünüme sahip, açıkcası oldukça yakışıklı bulduğu bir başka genç adamla karşılaştı. Karşısındaki genç, yağmur yağmasına rağmen beyaz tişört ve beyaz pantolon giyinmişti. Ayağında sadece kahverengi botları vardı. Üzerindeki kıyafetlere tezat şemsiyesi siyahtı.

"Bu soğuk ve böylesine yağışlı havada şemsiyesiz bankta oturmak pek akıllıca değil gibi."

Sözlerini bitirince gülmeye başlamıştı karşısındaki adam.

"Bana diyorsun ama böyle soğuk ve yağışlı bir havada beyaz tişört giymek de pek akıllıca değil gibi."

"Evet,tişört giyiyorum çünkü soğuk havayı seviyorum."

"O halde ben de ıslanmayı seviyorum."

"O zaman bu yaptığımızın akıllıca olmayan tarafı yok. Cidden, bu şiddetli yağmurda şemsiyesiz dolanman sağlığın için zararlı. Kendine dikkat etmelisin."

"Ne önemi var ki? Ben tamamen siyahım, bu masum su damlalarının beni temizlediğine inandırdım kendimi bir kere. Masum olmadığım sürece sağlıklı olmam ne işe yarar?"

"Çok derin konuştun. Sanırım geçmişle bir hesabın var. Biliyor musun, ben de küçükken tanrıyı kızdırdığımı düşündüğüm zamanlarda, yağmur yağdığında dışarı çıkardım. Arındığımı düşünürdüm günahlarımdan, ama genellikle ertesi gün ya ateşim çıkardı ya grip olurdum." Çok sesli olmayan bir gülüş bıraktı etrafa.

Güzel bir gülüşü vardı beyazlı gencin. İyi ki de şemsiye kullanıyor yoksa bu adamın ıslak versiyonuna kalbim dayanamazdı diye düşündü bankta oturan genç. Hatta bi'ara böyle şeyler düşündüğü için kendine küfretmişti.

"İnsanlar masum değildir, hiçbir zaman beyaz olamazlar. Masum olmak için yağmura bile ihtiyaç duyarlar. Ama beyaz olamasalar bile renkli olmayı başarabilirler. Her şeyi, her duyguyu barındırırlar içinde. Ama ben bırak beyaz olmayı renkli olmayı bile beceremedim. Ben karanlığım."

Bankta oturanın bu sözleri kalbini acıtmıştı gencin. Çok belliydi acı çektiği. Ona yardım etmek istemişti. Derdini bilmiyordu ya da neden bu kadar karamsar olduğunu. Ama eskiden böyle olmadığına yemin bile edebilirdi. Çok uzun bir zaman geçmemişti ama o çok değişmişti.

" Çok haklısın, şu dünyada kimse beyaz değil. Ama sende siyah değilsin. Buraya , yağmurun sesini dinlemeye gelecek kadar beyazın var, belki de daha fazlası." Durdu bir süre. Onu, karanlık olmadığına ikna etmek istiyordu. Bir süre düşündü. O birkaç dakikada ikisinden de ses çıkmamıştı.

" İnsanların dünyaya bıraktığı tek beyaz kitaplardır. Kitap oku. Sonunun istediğin gibi bitmiş olan kitapları oku ya da rastgele bir kitap al ve akışına bırkarak oku."

Uzun süredir kitap okumuyordu ki siyahlı genç. Hatta o geceden beri okumuyordu. Belki de dediği gibi yapsa biraz beyazlatırdı benliğini. Fikrin cazip geldiğini belirten şekilde kafasını sallayıp hafif tebessüm etti.

Şimdi bir ayna koysalar karşısına, yüzündeki tebessümü yadırgardı. Karşısındaki şemsiyeli genç de gülümsedi. Ardından elini bankta oturan çocuğa uzattı. Çocuk da tereddütle elini uzatıp beyaz tişörtlü çocuğun elini sıktı.

"Bu arada ben Seokjin, Kim Seokjin."

"Ben de Taehyung, Kim Taehyung."

<><><><><><><><><><><><><><><><><><>

MERHABAA!
ZİRVEDEKİ MİLYONLARCA ARMY ARASINDAKİ DEĞERLİ OKUYUCULARIM!!!

Yeni bir kitaba başlamış bulunmaktayım. Umarım bu sefer daha fazla okuyucuya ulaşabilirim.

Bu arada anlamadıysanız eğer bankta oturan, siyah mantolu Taehyung. Sonradan gelen , beyaz tişörtlü genç ise Seokjin.

Bu ikinci kitabım olduğu için adam akıllı bir senaryoyla geldim *bana göre clnskcnskcvnslnf

Önceki kitabımdan beri okuyan herkese teşekkür ederim.

SİZİ SEVİYORUM VE SİZİ MORLUYORUM ^^
💜

(Not:Bundan sonra bölüm sayısı kadar kalp koyacağım ksndlsnvflsnxknd)

180813

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin