Bölüm 10

295 44 2
                                    

.
.
.
Seokjin ve Taehyung, oturdukları masada sessizce içkilerini içmeye devam etti. Buraya geldiklerinden beri ikisi de konuşmamıştı. Seokjin her ne kadar diğerinin sorununu merak etse de sormamayı tercih ediyordu. Taehyung sayamadığı kadar içtiği içkinin devamını getiriyordu. Seokjin daha fazla içmemekte ısrarcıydı, birilerinin Taehyung'u evine götürmesi gerekiyordu.

"Seokjin-ah?"

"Efendim Taehyung?" Seokjin kalbinin sıkıştığını hissediyordu. Karşısındaki genç sarhoştu, sesi pürüslü ve biraz kısık çıkıyordu. Ona seslenirken kullandığı ek, Seokjin'i yavaş yavaş tahrik etmeye başlamıştı bile.

"Sence... beni seven birileri var mıdır?" Taehyung sarhoş olsa da buraya gelirken kurduğu planını uygulamaya çalışıyordu. Kafası sanki hiç olmadığı kadar yerinde değildi. Eğer ertesi gün bu diyalogları hatırlarsa ensesi anında kızarır ve yüzüne tokat atmaya başlayabilirdi. Susmanın bir çare olmadığı aşikardı ama açılışı böyle saçma soruyla yapması devamının daha da bitik olduğunun kanıtıydı. Aslında plana göre sarhoş olanın kendisinin değil de Seokjin'in olması gerekiyordu. Ama bu ayrıntıya takılmaya gerek bile duymadı.

Seokjin aniden gelen soruyla ne demesi gerektiğini bilemedi. Şimdi cesareti olsa, karşısındaki içtiği için pembeleşen dudaklara yapışırdı. Sonra da 'Bu, cevap olarak sayılır mı?' derdi. Ama işte küçük bir ayrıntı tüm her şeyi yok ediyordu; onun aşkını itiraf edecek kadar cesareti yoktu.

"Tabi ki var Taehyung." dedi uzun süre geciktirdiği cevabını Taehyung'a sundu. "Peki kim seviyordur?"

Böyle olacağı belliydi. Taehyung gibi güçlü ve sert görünüşlü bir adamın geçmişten beri alıştığı içki, hala onun zayıf yönüydü. Anlık olarak neler olduğunu idrak edebiliyor ama asla kendinde olamıyordu. Susması o an için en iyi şeydi ama o saçmalaya devam etmeyi seçiyordu.

"Kimin seni sevmesini istiyorsan, o seni seviyordur Taehyung. O bembeyaz kalbine sığdırdığın kişilerin hepsi seni seviyordur." diye cevap verdi Seokjin.

Yutkundu Taehyung. Biliyordu, kalbi en derine kadar siyahtı. En derinde ise karşısında oturan genç vardı. Ona karşı ne hissediyor, bilmiyordu. Onu ne olarak seviyordu, bilmiyordu. Neden şimdiye kadar sadece annesinde bulduğu sıcaklığı ilk kez başkasında, onda bulduğunu bilmiyordu.

"Hadi kalkalım artık, geç oldu." gencin önünde duran yarısı içki dolu bardağı kaldırdı. "Hem daha fazla içme." dedi. Ardından Taehyung'u belinden tutarak masadan kaldırdı. Lanet etti içinden, tam da arabasını yanına almayacağı zamanı bulmuştu.

İçkilerin parasına ödeyip mekandan çıktılar. Mekanın önünde müşteri bekleyen taksilerden birine binip, Taehyung'un evinin adresini verdi şoföre Seokjin. Yolculuk boyunca Taehyung başını, Seokjin'in omzuna koyup uyukladı. Arada cümleler, kelimeler çıkıyordu ağzından fakat mırıltılı söylediği için anlaşılmıyordu.

Eve geldiklerinde şoföre parasını ödeyip apartmana girdiler. Taehyung'un dairesi, apartmanın üçüncü katındaydı ve asansörün olmamasını Tanrı'nın bir laneti olarak görüyordu. Arabadan indirirken tüm enerjisini yitirmesini sağlayan gencin kolunu omzuna atarak merdivenlerden çıkarmaya çalıştı. Ancak uzun bir süre sadece çalıştı. Ömrünün yarısını o merdivenlerde yitirdiğine yemin bile edebilirdi.

Gencin üstündeki mantosunu ve kazağını çıkardı. Ancak Taehyung'un bu hali ona iyi gelmemişti. Karşısında pembenin en koyu ve en parlak tonuna sahip dudaklar vardı. Bu dudakların sahibinin yanakları da pembeleşmişti. Yatağın üzerinde oturan genci seyretti bir süre Seokjin. Belki ona kısa gelmişti bu süre ona ama kesinlikle kısa değildi.

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin