Bölüm 3

413 71 22
                                    

.
.
.
"Hadi ama Jungkook, bugün kalkmayı düşünüyor musun? Eğer kalkmazsan çok şey kaçırırsın, demedi deme!"

Alt kattan sesleniyordu Seokjin odasında uyuyan küçüğüne. Staj saati yaklaşıyordu ama hala kalkmamıştı.

"Tamam Hyung, geliyorum. Ve kalkmazsam Bay Muhteşem Kim Seokjin'in muhteşem kahvaltısını kaçırırım. Ahh... Buna yüreğim dayanmaz."

Jungkook'un sözleri ve yaptığı acıklı rol güldürmüştü Seokjin'i. Jungkook'tan bir yaş büyüktü. Seul'de aynı üniversitede okumuşlar, Jungkook'un okulu bitince de buraya gelmişlerdi.

Jungkook stajyer bir doktordu. Seokjin'i gerçek ağabeyi gibi görüyor, ona her şeyini paylaşabilecek kadar güveniyordu. Öyle ki hiç bilmediği şehirde onunla beraber ayrı bir eve çıkmıştı. Seokjin de onu kardeşi gibi görüyordu, hiç olmayan kardeşi gibi seviyordu. Zor zamanlarda birbirlerine destek olmuşlar, sorunları beraber atlatmaya çalışmışlardı.

"Jungkook ne zaman büyüdüğünü göreceğim ben?"

Jungkook oturduğu masada dikleşti. Sesini düzeltmek adına hafifçe öksürdü.

"Hyung ben zaten büyüğüm, beni gözünde azıcık büyütsen tüm sorunlar ortadan kalkacak."

Küçüğün verdiği bu cevapla ikisi de gülmeye başlamıştı. Ancak Seokjin haklıydı. Jungkook 22 yaşında koca adam olmuştu hatta doktor olacaktı. Ancak küçük bir çocuktan farksızdı. Davranışları bir yana görünüşü bile hala büyümediğinin kanıtıydı, en azından yüzü.

Lise yıllarının sonlarında kendini spora adamıştı. Yapılı biriydi, etkileyici bir görünüşü vardı, ama her şey gülünceye kadar. Güldüğünde tavşandan farkı kalmıyordu. Ne kadar kas yaparsa yapsın gülüşü, tavşan dişleri onu hiçbir zaman büyük olarak göstermiyordu. Ve Seokjin'de onun bu özelliğini ölesiye seviyordu.

******

Evden çıktıktan dakikalar sonrasında hastanenin önüne gelmişlerdi. Burası, Jungkook'un staj yaptığı hastaneydi. Her sabah onu hastanenin önüne arabasıyla bırakırdı Seokjin.

Jungkook arabadan inip 'Görüşürüz' dedikten sonra hastane kapısından içeri girdi. Seokjin, onun ardından tekrar arabasını çalıştırıp parka sürdü.

Parkı seviyordu, bu soğuk havalarda kimse uğramazdı oraya. Yeni keşfetmişti parkı. Canı sıkıldıkça buraya gelir, düşünür sonra evine giderdi.

Seul'deyken biriktirdiği bir birikimi vardı. O parayla dükkan açmak istiyordu. Ama henüz aklında dükkanın ne olacağına dair bir fikir yoktu. Asıl mesleği psikiyatristti. Ama daha ilk senesinde bundan soğumuştu.

İnsanların derdini dinleyip çözüm üretmek sorun değildi ancak neredeyse hergün bir psikopat uğruyordu yanına. Evet, onların iyileşmeye ihtiyacı vardı ama Seokjin bu gibi kişileri kaldırmayacağını düşünüp mesleğini terketmişti.

Bu sefer parka geliş nedeni, hangi mesleğe yönelmek istemesini düşünmek değildi. Bu seferki ziyareti iki gündür karşılaştığı çocuğu, arkasına sığındığı siyahtan nasıl kurtarabileceğiydi.

Kendisi söylüyordu siyahın arkasına sığındığını. Bu onu siyah yapmazdı ki. Onun kitaplar kadar masum olduğuna emindi Seokjin. Eğer geçmişte kötü bir şey yapmışsa bile bunu isteyerek yapmadığını hissediyordu.

Gözleri, oturduğu banktan etrafı seyrederken daha yeni açmaya yüz tutmuş çiçeklerde takılı kaldı. Çiçeklere bakarak düşünmeye başladı.

Dakikalar sonrasında ayaklanarak, parkın dışına park ettiği arabasına binip çalıştırdı. Bu defaki güzergahı en yakın çiçekçiydi.

******

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin