Bölüm 11

318 47 40
                                    

.
.
.
Müthiş bir baş ağrısıyla uyandı Taehyung, kucağında Yeon ile. Gözlerini ilk araladığında olmuş şeylerin henüz farkına varamamıştı ama şimdi her şeyi çok net hatırlayabiliyordu.

Seokjin'e sorduğu saçma sorular, istekler, davranışlar, hareketler... Her birini hatırladıkça, her defasında daha sert vuruyordu alnının ortasına. Tüm gece boyunca rezil olmuştu Seokjin'e.

Aynaya baktığındaysa daha fazlasının olabileceğini düşündü, üzerinde dün giydiği kıyafetler yoktu. Uyumadan önce Seokjin'in bir şeyler yaptığını seziyordu.

Uyuşuk ve isteksiz adımlarını mutfağa gelince sonlardırdı. Yapabileceği en acı kahveyi hazırladı kendine. Bir an önce eski haline dönmeli ve işine gitmeliydi. Seokjin'e daha fazla rezil olmamalıydı. Aslında gitmese daha iyi olabileceğini bile düşünmüştü.

Kahvesini bitirdikten sonra günlük rutinlerini bitirip kıyafetlerini giydi. Evinin anahtarlarını aldıktan sonra kafeye doğru yol aldı. Arabasını kullanmak istemiyordu. Temiz ve soğuk havanın, onu kısa sürede eski haline getireceğine emindi.

Yol boyunca düşündüğü şeyler, dün gece yaşanılanlardı. Kendisinin ne dediğini hatırlıyordu ama Seokjin'in sorularını nasıl cevaplandırdığını hatırlamıyordu. Saçma da olsa sorduğu sorular aklındaydı. Diğerleri yoktu. Kafenin önüne geldiğinde bir süreliğine durdu, sonra ağır adımlarla kafeye ilerledi. Kafenin kapısına yaklaştıkça içeriden gelen sesler artıyordu. Seokjin'in sesini duymasıyla gülümsedi Taehyung.

"Jimin ama onun yaptığı böyle olmuyordu ki!"

"Hyung onun yaptığı gibi yapsam, zaten o işte çalışırdım, biraz da Hoseok Hyung denesin yaa!"

"Ona da denettim, onun yaptığının uzaktan yakından alakası yok. O garson olmak için yaratılmış resmen." Gülüş sesleri artmaya başladığında, deminden beri dinlediği kapıyı iterek içeri girdi Taehyung. Mutfağa doğru ilerlerken içeridekilere seslendi. "Beni özlediniz mi millet?"

Üçü birden duydukları dördüncü sesle şaşkınlıkla uzattılar başlarını mutfak kapısından. "Sen iyileştin mi Tae, hemen neden geldin? Daha kafenin açılmasına bile bir saat var." Seokjin şaşkın yüzüyle konuştuğunda, Taehyung karşılık olarak gülümsedi. Birileri tarafından değer görmek, endişelendirmek hoşuna gitmişti.

"Taehyung madem geldin, sıcak çikolatayı sen yapacaksın. Sabahtan beri tutturdu bir sıcak çikolata, bir de senin yaptığın gibi yapacakmışız." dedi Hoseok, Seokjin'i eliyle göstererek.

"Ah siz beni değil, sıcak çikolatalarımı özlemişsiniz." dedi Taehyung, sahte kırgın sesle. "Hayır hayır Tae Hyung, ben seni de özledim." diyen Jimin'e doğru adımladı Taehyung. "Şaka yapıyordum sadece. Tabi ki de ben, sıcak çikolatalarımdan önce gelirim."

Gülümsedi Seokjin. Onun bu tür davranışlarını seviyordu, sahte kendini beğenmişlik. Yakıştırıyordu sevdiği çocuğa bu hareketleri, hatta her şeyi. Onunla bu şehirde karşılaşmak bir tesadüf gibi geliyordu ona, kader olduğunu bilmeden. Dakikalar sonrasında dün gece yaşananlar aklına gelince hafiften utanmıştı. Onu duş aldırdığı an, saniyesine kadar aklındaydı ve bir türlü çıkmıyordu.

"Hadi geç ve sıcak çikolatayı yap, hem Seokjin için, hem de birazdan doluşacak müşterilerimiz için." Hoseok'un dediğiyle mutfağa geçti Taehyung . Ağrıyan başını umursamadan önlüğünü kafasından geçirdi. Şimdi içindeki tüm sevgiyi, tüm beyazlığı, tüm saflığı, tüm aşkı içine atarak sıcak çikolata yapacaktı, Seokjin için.

***

" Nasıl birden bu kadar çok doldu burası?" Taehyung kendi kendine isyan ediyordu bugünün yoğunluğundan. Seokjin onun kendi çapında söylediği cümlelerini duyuyor, fark ettirmeden kıkırdıyordu.

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin