Bölüm 8

308 47 27
                                    

.
.
.

"Değerli Daegu halkı, artık vakti geldi. Bu şehre sunduğumuz mükemmel kafenin açılışına hepiniz hoşgeldiniz."

Seokjin'in kafenin önünde topladığı insanlara, belediye başkanıymış gibi konuşma yapması güldürmüştü Taehyung'u. Aslında bakınca bunca insana hizmet verecek olmak zor gibi duruyordu. Ancak Seokjin'in yönetici ruhundan ötürü endişesi azalıyordu.

" Çok değerli ilk müşterilerim, kafemiz açılmış bulunmaktadır. Lütfen tuvaletleri temiz kullanın." Kafenin kapısının açılmasıyla sürü halindeki insan topluluğu içeriye doluşmuştu. Daha ilk saniyelerden masalar dolmuş, herkes hizmet beklercesine garsonlara sesleniyordu.

Jimin ve Hoseok kafenin ilk günü olduğu için bu kadar kalabalık olduğunu umarak mesaiye başladı. Taehyung'un mutfakta hazırladığı sıcak çikolatalar sırayla müşterilere sunuluyordu. Hepsi Seokjin
gibi tadından memnun kalmıştı.

"Sana sıcak çikolata yaptırarak iyi mi yaptım bilmiyorum Taehyung." dedi mutfakta sipariş verilen yemekleri hazırlayan Seokjin.

"Neden, kötü mü oluyor? Özür dilerim, istersen bırakabilirim." Taehyung müşterilerin memnun kalmadığını düşünerek kurmuştu cümlelerini. Eğer müşteriler memnun değilse Seokjin de memnun değildir diye düşünüyordu.

"Aksine Taehyung, her biri, bir öncekinden daha güzel oluyor. Sadece... bu lezzeti tek tadan kişinin benim olmasını istemiştim. Üzdüysem, asıl ben özür dilerim." Taehyung yaptığı işi bırakarak Seokjin'e yaklaştı.

Ona sadece en içten güvenmediğinin farkındaydı. Ona en içten değer veriyordu. Belki küçük de olsa romantizm barındıran hislerini hala göremiyordu ama değer veriyordu Seokjin'e.

" Ama Bay Kim Mükemmel Seokjin'e yakışacak kadar mükemmel değiller sıcak çikolatalarım." Seokjin cevap vereceği sırada mutfak kapısından Hoseok'un sesi duyuldu.

"İki dilim çikolatalı pasta!"

******

"Jungkook ne zaman geleceksin şu lanet yere? Yetişemiyoruz müşterilere, gel çabuk!"

"Ama Hyung, ben çok yoruldum. Kaç hastayla ilgilendim haberin var mı?"

"Jungkook, buraya gelmezsen evde yiyeceğin dayaklardan haberin var mı?"

"Ben yola çıktım bile Hyung, yakında orada olurum, görüşürüz."

Jungkook hızlı adımlarla hastaneden çıkıp taksi çevirmişti kendine. Açılış günü olduğu için kafede kendisine ihtiyaç duyulacağını biliyordu. Sadece biraz diretmek istemişti, aslında hiç gitmek istemiyordu.

Dakikalar sonrasında yerini bildiği kafenin önünde durmuştu taksi. Açılışın ilk saatleri kadar kalabalık değildi ama hatrı sayılır insan dolmuştu kafeye. Taksi ücretini ödeyip hızlı adımlarla girişe yöneldi. Etrafa bakma zahmetinde bulunmadan mutfağa ilerledi.

"Sonunda Jungkook! Al bakalım şu önlüğü, Jimin ve Hoseok'a yardım et." dedi Seokjin elimdeki önlüğü gence uzatırken.

"Onlar kim ve onları nasıl bulabilirim?"

"Onlar dün itibariyle buranın çalışanı. İkisi de oldukça yakışıklı. Eğer birine bakarken gözüne fazla ışık vurup gözlerini açamazsan o kişi Hoseok oluyor, kızıl saçlı. Eğer birine bakıp gözlerini alamayacağın kadar sevimli birine rastlarsan o da Jimin oluyor, sarı saçlı. " Konuşması bittiğinde eline kalem, kağıt tutuşturduğu genci mutfak kapısından dışarı doğru ittirdi.

Jungkook kalabalığın olduğu geniş salona indiğinde etrafta gezdirdi gözlerini. Seokjin Hyung'unun tarif ettiği kişileri arıyordu. Gözüne mükemmel gülüşlü, kızıl saçlı insan girdiğinde yavaş adımlarla ona doğru ilerledi.

madonna lily | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin