Kapıya vardım yıkık dökük. Orada beliyordu. Ayrıldık yaralarımızın gömülü olduğu kabristandan. Ateş haklıydı. Yaşamak değildi bu.

Yol bir müddet sessiz geçti. Kırmızı ışıkta durmuş beklerken, yirmili yaşlarda bir çocuğun aceleyle karşıya geçmeye çalışması efsane bir taklayla sonlandı. Bir müddet ses çıkmadı ikimizdende, ateş camı indirdi, tam önümüzde düşmüştü, muhtemelen iyi misin diye soracaktı. Yerden kalkamaya çalışırken tekrar düşünce gülmeye başladı. Bağırarak iyi olduğunu kimsenin endişelenmemesini söyledi. Tam bir siyasetçi edasıyla sakin olunmasını duyuruyordu. Kalkıp yürümeye başladı sonra.

Ağzımdan ufak bir kıkırtı kaçtığında ateş şaşkın bir ifadeyle baktı yüzüme. Bakışlarını görünce gülmeye başladım ve sonunda kahkahalarla gülüyordum. Yanlız değildim. Gözlerimizden yaş akana değin güldük. Bana hep böyle olurdu. Ne zaman çok ağlasam bir süre sonra saçma sapan bir şeye kahkahalarla gülmeye başlardım.

Araba evimin önünde durduğunda darwın arabasının gelişi güzel park edildiği giriş, bedenimin yay gibi gerilmesine sebep oldu. Meraktan ölmüştür! Titreyen ellerimle kapıyı açıp hızlıca ateşe döndüm.

-Teşekkür ederim.

-Öneml...

Kapıyı kapatıp koşmaya başlamıştım bile. Ne söylesem affederdi beni, nasıl açıklardım olan biteni.
Kapının yanındaki saksıdan yedek anahtarı çıkartıp içeri daldım. Ne bekliyordum bilmiyordum. Fakat görünürde yoktu. Alt katta değildi. Hızlıca merdivenleri tırmandım. Odamdaydı. Yatağımda. Yüzünde huzursuz bir ifadeyle koyu renk pikeye sarılmış uyuyordu. Kaşlarımı çattım.

Duruyla buluşacağımı söyleyip evden ayrılmış ve bütün gece gelmemiştim. Bu ne rahatlıktı yahu, nasıl kafayı yemezdi, neden ortalığı karıştırmamıştı. Kaçırılmış olabilirdim. Ailesi komployu fark etmiş, bana ödetmeye yemin etmiş olabilirdi.

Üzerinde ki bakışlarımı hissetmiş olacak ki, gözlerini araladı. Kısık bakışlarımı suratına diktim. Bir açıklama bekliyordum. Zira kendisinden rahatı, dünyanın en gevşeği falandı.

-Gelmişsin.

Kollarımı göğsümde topladım ve ona cevap vermedim. Ona arkamı dönüp giyisi dolabıma yürüdüm. Bir kaç parça kıyafet alarak, bana şaşkın bakışlar atan darwı umursamadan banyoya girdim.

Tanrı şahidim, kafamda bin bir senaryo üretmiş, korkudan ölmüştüm haber vermeyişimin verdiği ağırlıkla, endişelenmiştir diye. Ne var ki o uzanmış yatıyordu. Bu tıpkı, gecenin bir yarısı eve yaralı gelmişsinizde anneniz parkeleri kirletmenize sinirlenmiş gibi bir histi. Sevmemiştim. O beni önemserdi, biz birbirimize haber vererek adım atardık, aksi halde olumsuzluklar kemirirdi beynimizi. Şu an ki rahatlığı gerçekten can sıkıcıydı.

Hızlı bir duş alıp giyindim. Berbat hissediyordum. Odama geri girdiğimde darw yatağımdan çıkmış, balkonda sigara içiyordu. Nikotin diye sızlayan ciğerlerimi görmezden gelemedim.
Peşi sıra bende balkona çıkıp masaya bıraktığı paketten bir dal alıp ateşledim. Kollarımız, demir korkuluklara yaslı, karşıya boş bakışlar atıyorduk. Derin bir kaç soluk çekmiştim içime, neden umursamamış olması bu kadar dokunmuştu bana ?

Sigaram bittiğinde izmariti küllüğe bastırıp odama girmek için dönecektim ki sert bir gövdeye çekilip, güçlü kollar tarafından sarmalandım.

-Ateşle beraber olduğunuzdan haberim vardı. Buna rağmen evimde duramadığım için buraya geldim. Bilmeden tavır alma bana.

Nihayet gevşeyen bedenimle kollarımı bedenine doladım bende. Bir an, kalbime oturan ağırlığın kalkışına şahit oldum. Bu hisler iyi değildi. Biliyordum. Fakat düşünmedim bunun üzerine. Kolumdan tutup içeri çekti,

-Yorgun görünüyorsun.

-Öyleyim.

Sırtını yatak başlığına dayayarak oturdu. Ben de yanına kıvrıldım. O saçlarımı okşarken, ilk defa duygularımı sorguluyordum. Bugün olan biteni. İlk defa ateşin yanında rahat hissetmiştim. Terslik şuydu, onun bana yıllarca beslediği sevgi gibi bir sevgiyle sarılmıştık. Aşk yok gibiydi. Saf sevgiydi, değer, alışkanlık.. En yakın arkadaşınıza verdiğiniz değer gibi veya çocukluğunuzdan bu yana saf sevgiyle bağlı olduğunuz evcil hayvanınız gibi.. benzetmeler hakkında pek becerili olduğumu iddia edemezdim lakin hislerime birşeyler oluyordu. Buna emindim.

Yabancısı olduğum topraklara adım atmak gibiydi. Burada olmamam gerektiğini biliyordum. Ve kendime, bir söz vermem gerektiğini.

Okuduğunuz için teşekkürler

Oy ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım.

Uzak Dur [bxb]Where stories live. Discover now