Defalarca öptü buz gibi dudaklarını. Öyle sıkı sarılmıştı ki, nefes alışverişleri cansız bedeni de hareket ettiriyordu. Öyle güzel kokuyordu ki boynu, burnunu ayırmak istemiyordu adam. Ancak yolunda gitmeyen şeyler vardı. Kendi bıraktığı küçük morluklar yoktu bu defa, kalın büyük bir morluk, tüm boynunu kaplamıştı.
Mavi gözlerini, renksiz kapaklar ardına saklanmıştı kadın ve adamın, dünyasını kuraklığa sürüklemişti.

-Şşş geçti.. geçti. Ben geldim sevgilim. Ella, geldim, buradayım bak bana, Ella sarıl bana yalvarırım.. Y..yalvarırım sarıl bana.
Ella ? ... Ella uyan hadi, ella lütfen uyan ben yapamam. Sensiz yapamam ella..

Elleri refleksle kadının gövdesine gitti. Altı aydır yaptığı gibi, kızıyla konuşmak istemişti. Buna tam da şuan çok ihtiyacı vardı. Fakat yine yolunda gitmeyen şeyler engel oldu. Parmakları sıcacık pürüssüz bir derinin üzerinde değildi. Delik deşik etmişlerdi gövdesini ve kırmızı bir sıvı bulanmıştı, titreyen eline. Hangisinin kanıydı bu ? kızının mı.. belkide sevdiği kadının.

O an fark etti işte. İkisini de kaybetmişti, Kan bulanmış ellerini nereye koyacağını bilemedi. Sarıldığı cansız bedeni ne yapacağını bilemedi. Nasıl bırakacağını, nasıl dayanacağını..
Gözleri ağır ağır kapanırken, yaşlar intihar edip, Ella'nın bedenine çarptı.

-ELLA !

Çığlıkları evin dışından duyuluyordu. Saatlerce haykırdı. Sesi yaralı bir hayvanınkini andırıyordu, nitekim yaralıydıda. Ağlamaktan, çığlık atmaktan yorulmuştu bedeni, hatta iğrenç bir sakinlik ele geçirmiş sayılırdı, fakat ruhu durmadan kendini sağa sola vuruyor, kalbini elleriyle sıkıyor, ayaklarını çiğerlerine vuruyordu.

Saatler geçti. Gün geceye varmış, polis arabalarının sesi, yankılanmaya başlamıştı yakından. Çok geçmeden kapıdan insanlar girdiler içeri, üniformalı insanlardı.

Işıklar, insanlar, sesler.. tepkisizdi. Tıpkı saatler önce yaptığı gibi sımsıkı sarılmıştı kadına. Dudaklarını boynunda, saçlarında gezdiriyordu. Kollarındaki beden kadar soğuktu kendi bedeni de. Sonra aldılar onu ellerinden. Çırpınmadı. Kadın ondan koparılalı çok olmuştu zira..

İki gün geçti. Kayıtlara hırsızlık olarak geçirilen cinayetin asıl failleri, rahat rahat büyük kutlamaya hazırlanıyordu.

Darw iki gün boyunca yasını ruhuna gömdü. Ne zaman ki intikamını alacaktı, o zaman başlayacaktı matemi.

Kumarhanenin en gözde kızıydı ella. Güzelliğini görebilmek için gelen, bir çok müşteri vardı. Darw ile sevgili olduklarında, bu babasının hoşuna gitmişti, çünkü böylece kızı kumarhaneye bağlayacak bir sebep vardı. Ne kadar uzun süre çalışırsa, o denli kar edeceklerdi. Fakat işler kontrolden çıkmıştı. Darw, ellayı işten çıkartmış, gerçekten kadını yapmıştı.

Bir fahişeydi ella eskiden. Fakat darw kendinden öncesini önemsememiş, bedenine tohumlarını bırakmıştı. Böyle bir fiyasko kabul edilemezdi, krock soy adını alacak bir bebek, ancak kendi seviyelerinde bir ailenin kızı tarafından doğurulabilirdi. bu sebeplede babası ella ve bebeği ortadan kaldırtmıştı.

Gözde oğlu, tüm dünyanın gözü önünde her şeyi devralıp, tüm hayatını adadığı serveti, o lenet fahişeye yediremezdi. Bu yüzden yaptığı şeyden zerre pişmanlık duymuyordu.

Saat sekizde başayacak olan kutlamaya, herkes katılmış, gecenin sahibini bekliyordu ve nihayet yaklaşan siyah spor arabadan, tamamen siyahlara bürünmüş darw indi.
Tüm kameralar ona dönmüş, flaşlar durmadan patlıyor, bir kaç spiker yakınlara canlı yayın yapıyordu. Gayet sakin bir şekilde ihtişamlı salona girdi. Muhabirler anında yapılan müdahale ile kapıdan kovulmuş, korunmaları arkasında ki yerlerini almıştı.

Uzak Dur [bxb]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon