Bölüm 39: 'Ömür dediğinin yarısı hüzün, yarısı mutlulukmuş...'

5.6K 293 30
                                    


Umut balaylarını sırf o güne denk getirmek için bir an evlenmeleri gerektiğini düşünüyordu; ama Umut Karin ürkekti. Bilhassa annesinin bitmek tükenmek bilmeyen planlarındandı bu ürkeklik. Vildan Sultan müstakbel gelininin durumunu ya görmüyordu ya da görmezden geliyordu; ama bugün bitecekti o planlar. Kararlıydı... Genç adam nişanlısının o masadan kaçmaması için her şeyi yapardı.

"Hoş geldin oğlum."

"Hiç hoş gelmedim sultanım."

"Neden oğlum bir şey mi oldu ki?" Kadının ses tonundaki hayret ve panik Umut'u bir an için pişman etse de sevdiğinin içine kapanması huzursuzluğu gözünün önüne gelince vaz geçti.

"Anne alınmaca darılmaca yok. Sana diyeceklerim var." Diyerek açılışı yapıp kendisini pür dikkat dinleyen kadının gözlerine derin bir soluk alarak baktı. Annesine ilk kez bu kadar açık ve sert olacaktı. Yine de gerekliydi bu.

"Bak anne biliyorum biricik oğlun evleniyor heyecanlısın mutlusun; ama bu bitmek tükenmek bilmeyen planlarına son vermen lazım. Umut... evlilik ile ilgili korkuları tereddütleri olan bir kadın. Duygusal olarak insanlarla yakınlaşmaktan çekiniyor. Ve bu şaşa, bu gösteriş onu korkutuyor. Ve kaçıracak diye de benim ödüm kopuyor. Fazla fazla insan davet etmeye hiç gerek yok, büyük otellere yatlara katlara gerek yok, basınaysa hiç gerek yok. Benim aklımda ikimiz için planlar var zaten. Sen evet de yeter." Kadın birazcık kırılsa da gelininin isteksiz hali aklına gelince mecbur kabul etti. Nasıl etmezdi ki o kızcağızı evlat gibi bağrına basmamış mıydı? En güzel günü olsun derken en berbat günü olsun hiç istemezdi.

Sonuç olarak Umut düğün planlarını ele aldı. Eleine, Aygün ve Zeynep'in iş birliği ile organizasyon mükemmelen ilerliyordu. Kuzey ve Büşra da çok istekli bir şekilde yardımlarını eksik etmiyorlardı.

Umut Karin ise üzerinden kalkan baskıya şaşırsa da birazcık nefes alabildiği için memnundu. Gelinliğinden yana bir sıkıntısı yoktu. Çok zarif şaşası zarafetinde olan Fransız bir modeldi. Bayılmıştı... Gelinlik provaları düğünü için en güzel detay olmuştu. Vildan anneyi seviyordu; ama şunu da davet edelim, pasta büyük olsun, büyük olan oteli kiralayalım vs derken bıkmıştı. Üstelik önemli olan Umut ile ikisinin mutlu olması değil miydi? Neden cümle alemi düşünür olmuşlardı?

"Kızım hadi hadi kınan var sen hala kıçını devirmiş yatıyorsun?"

"Eleine sen kına gecesinin ne halt olduğunu biliyor musun da tepemde dolanıyorsun ya?" Yastıktan başını kaldırmadan sorduğu soruya gelen cevap ile afalladı. Umut Karin yarı Türk olmasına rağmen bilmiyordu.

"Bir haftadır kına videosu izliyorum. Çok güzel planlarım var çoookkk" İşte bundan korkmuştu. Kalkıp çok güzel kırmızı bir elbise giyerken Eleine saçı Aygün makyajı ile ilgilenirken aklında Eleine'in planlarının ne olacağı dönüp durmuştu. Allah'ım inşallah jigolo falan tutmamıştır, diye dua ediyordu. Zira Türk kadınlarının kına ve bekarlığa veda gecelerinin birleşiminden böyle şeyler çıkabiliyordu.

Umut da Umut Karin'de ikide bir eğlence düzenlemek yerine kına gecesi ile bekarlığa veda gecesini birleştirmişlerdi. Gerçi genç kadının aklı da müstakbel eşinin veda gecesine gitmiyor değildi. Türk erkeklerinin de pis adetleri olduğunu işitmişti. Umut'un böyle hatalar yapıp evliliklerini riske atacağını sanmıyordu; ama arkadaşlarına hiç güveni yoktu. Ekin'i bu konuda öyle bir tembihlemişti ki yanlarına dişi kuş konsa haber edecekti. Vural'dan yana pek bir umudu olmadığından küçük kardeşini kullanmıştı. Zira Vural da sağlam ayakkabı değildi. Daha çıplak bir şekilde nezarethaneye düşmesini Umut Karin unutmamıştı.

DEMİRDEN UMUTLARWhere stories live. Discover now