Bölüm 3: Cazgır ve Yırtıcı!

14.3K 676 16
                                    

Merhabalar gençlik :D Erkenden bir bölüm daha geldi. Nasıl heyecan var mı? Bende var açıkçası. Okumanızı ve beğenmenizi delice istiyorum :) Umarım beğenirsiniz :) 

Bu arada vote ve yorum olmazsa nasıl mutlu olayım ben? Biraz destek lütfen... Duygu ve düşüncelerinizi öğreneyim... Öpüldünüz:*



"Ne oluyor burda!" Sesi çelik gibi kesti ortalığı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ne oluyor burda!" Sesi çelik gibi kesti ortalığı. Adamın gözleri kızın üzerinde gezinirken hem şaşkın hem de öfkeliydi. Bir parça da şehvet olduğunu hiç kimse inkâr edemezdi. Belki de bir parçadan fazla...

............

"Sen de kimsin nerden çıktın?" Avukat amcanın sinirleri epey gergindi. Emektarı olduğu şirket satılıyordu ve yaşlı adam bunca yıl hizmet ettiği patronlarına tüm emekleri ellerinden kayıp giderken yardım edemiyordu.

"Efendim Umut SANCAROĞLU!" Sekreterin sözleri bomba gibi düştü ortaya! Hem genç kız hem de avukat adam şaşkınlıktan neredeyse dillerini yutacaklardı. Umut şaşkındı çünkü karşısında kendi ismiyle neredeyse birebir aynı birisi duruyordu ve bu kişi bir erkekti. Avukat ise kimin kim olduğunu karıştırmış durumdaydı. Dönüp genç kadına baktı.

"E siz kimsiniz o zaman?"

"Umut SANCAKOĞLU!" Yaşlı adam gözlüklerini çıkarıp baktı ikisine de! Bu arada kızın fark ettiği bir şey varsa karşısındaki yakışıklı adamın karşı karşıya oldukları duruma karşı en ufak bir şaşkınlık belirtisi göstermemesiydi.

"Peki şirketin yeni sahibi olan Umut hanginiz?" Kız anlaşmayı eline alıp incelerken güzel bir küfür savurdu. Bu arada yaşlı adamcağız terliyordu.

"Ben!" Adam sinile bunu bağırdığı sırada kız ipek gibi bir sesle mırıldanmıştı. Adam bağırsa da asıl ilgiyi üzerine çeken elindeki kâğıda hayretle bakan genç kadındı.

"Görünüşe göre ben!" Bu sözlerle başını kaldırdığı sırada yakışıklı; fakat insaniyetten nasibini almamış bakışlarıyla genç adam zaten yüzünün rengi atmış, sırtından terler boşalan yaşlı adamın üzerine yürümeye başladı.

"Bu ne sorumsuzluk! Sadece isim benzerliğinden dolayı şirketin satıldığına dair anlaşmayı bu kıza mı imzalattın? Kovuldun ve en yakın zamanda eline geçecek mahkeme celbini bekle! Burnunu yere iyice bir sürtmesine hazır ol! Belki böylece aklın başına gelir!" Her birinin sonunda koca ünlemler ve bağırışlar olan adama kız öfkeli bakışlar atarak yaşlı adamla arasına girdi.

Kendinden büyük biriyle nasıl konuşulması gerektiğini bilmiyor muydu acaba? Ya da neredeyse düşüp bayılmak üzere olan adamın halini görmüyor muydu?

Bu anlaşma bu kadar mı önemliydi yani? Alt tarafı bir kağıt parçasıydı. Üzerinde noterden onaylanmış imza bulunan bir başka nüshası olsa da yırttığın zaman bir hükmü kalmayacaktı! Sonuçta banka henüz kayıtlara geçmemişti! Ya da şirket henüz malvarlıkları arasına işlenmemişti. Bu anlaşma başlı başına yanlışlıklarla doluydu. Noter tarafından kayıtlara geçip tasdikleyecek bir görevli yoktu! Sadece imzalanmış ve mühür basılmış bir belge vardı. Evet, sonuç itibariyle yazılı ve imzalı resmi bir belgeydi; fakat geri dönüşü çok basitti!

DEMİRDEN UMUTLARWhere stories live. Discover now