Bölüm 18: "Ne tuzağı? Sadece anılarını tazeledim!"

9.5K 435 48
                                    

Gelecek tüm yorumlar için ve kuldenkadin1574 yorumun için teşekkür ederim :) Hepiniz seviliyorsunuz :)


Umut Karin elindeki valizi kendisi çıkardığı için kendine inceden inceye sövdü. Kaç gün kalacağı belli olmayan tatil ve iş gezisi karışımı bu seyahat kocaman bir valiz hazırlamasına, laptopunu ve sırt çantasını yanında getirmesine neden olmuştu. Hepsini taşımaksa epey bir kas gücü gerektiriyordu.

Odanın kapısına vardığında hem kartı okutmak için hem de biraz dinlenmek için elinde ve omzunda ne varsa çıkardı, yere koydu. Soluklanarak doğrulduğunda oda numarasını gördüğü an tuhaf bir dejavu hissiyle ve memnuniyetsiz bir şokla kaşlarını çattı.

Bu numaradan da yan odasının numarasından da nefret ediyordu. Geçmişi düşünmeyi erteleyerek kapıya kartı okutup dijitalik sesle ittirdi. Tüm eşyalarını içeri taşıyıp sanki olan biten her şey kapının suçuymuş gibi veya hıncını çıkarmak için sertçe çarptı. Kapı çarpıldıktan kısa bir süre sonra duşa girmek için bornozlayken yan odanın kapısının dijitalik sesine keskin işitme yetisiyle şahit oldu.

Umuyordu ki yan odasındaki umurunda olmayan zat umurunda olmamaya devam eder ve hiç sesini soluğunu çıkartmadan, varlığını belli etmeden günlerini geçirip giderdi. Aksi takdirde günün tüm yorgunluğunu ve tam olarak ne zaman başladığını kestiremediği memnuniyetsizliğini ondan çıkaracağına kalıbını basmakta sakınca görmüyordu.

Üzerine bir şey giymeden yatma fikri o minik kumaş parçalarına verdiği paraya ve güzelliklerine rağmen çok cazip geliyordu. Saçındaki havluya, hafif nemli bornozuna ve içinin çıplak olmasına aldırmadan yatağa girdi. Yatağın tam ortasına yıllardan kalan bir alışkanlıkla ilerleyip esneyerek kıvrıldı. Banyo yaparken bile yarı gergin kalmayı sürdüren kasları sanki bu anı bekler gibi yumuşarken üzerine tatlı bir sisin çökmesine izin verdi.

Umut geldiği dakikadan itibaren soyunup duşunu jet hızıyla aldı. Birilerinin aklını başına ettirmek için oldukça kararlı olduğundan sabırlı davranıp her şeyine usulüne uygun yapmaya dikkat edecekti. Yarı çıplak üzerinde bir havlu parçasıyla sabırsızca sergileyeceği tiyatro için bekliyordu.

Saat yaklaştığında yatağın kenarındaki masanın üzerinde duran CD'yi eline aldı. Bunu alırken kendisiyle ilgilenen kızın yüz ifadesi gözünün önüne gelince kahkahalara boğulmak istedi tekrardan.

"İyi günler beyefendi nasıl yardımcı olabilirim?"

"Bir film CD'si alacaktım."

"Tabi ne tür izlersiniz? Bilim-kurgu, aksiyon, macera? Özellikle aradığınız bir şey var mı?" Diyalog boyunca gözlerini genç adamın üzerinde gezdirip süzüle süzüle konuştu. Böylesi dikkat çeken, üzerinden kalite akan adamlar az denk gelirdi çünkü. Mesela iş arkadaşı Caner'in ilgilendiği gibi evde kalmış altın kız tipinde internetten pek anlamayan kişiler için ideal mekândı bu dükkân; ama pahalı takım elbiseler içinde asi görünümlü yakışıklı bir adam için hayır, kesinlikle uygun bir yer değildi.

"Türü mü? Sanırım erotik! Baya sesli olanından ve sert olanından!" Kızın önce elmacık kemiklerinin üzerindeki yerler kızardı. Ardından kırmızılık tüm yüzünü ve hatta kulaklarını kapladı. Sağ yanındaki saçını kulağının arkasına ittiği için o kulak sinyal lambası gibi yanıyordu. Takılıp kalmış bir sinyal lambası gibi...

Caner sahip olamadığı romantik aşkı filmlerde arayan kadının anlattıklarını dinlemeyi bıraktığı sırada iş arkadaşını kızartan konuşmaya şahit olmuştu. Adamın umursamazlığı, bozguna uğramış kızı biraz daha kızartıp şoke etmekten bir işe yaramıyordu. Müsaade isteyip yanlarına yürüdü.

DEMİRDEN UMUTLARWhere stories live. Discover now